Bu memlekette bildik yoldur. Bir kamu kurumunu 3 paraya satıp bunun üzerinden kişisel ve partisel çıkar sağlamak isteyen siyasi hükûmetler o kurumu planlı olarak bir sure kötü yönetip halka kötü gösterirler ve arkasından satarlar. Halk da buna karsı çıkmaz, hatta o günlerde alkış da tutar. Kısa süre sonra da oynanan kirli oyunu anlar ama is işten geçmiş olur ve acı faturayı ödemek zorunda kalır. CTP'nin şimdilerde Elektrik Kurumu’nda (KIB-TEK) yaptığı budur.

CTP tarafından atanan KIB-TEK Yönetim Kurulu ve Başkanı, kurumu doğru kararlarla yönetmeye çalıştıkları için CTP'li bakan ve hükümet tarafından görevden alindi. CTP'nin seçim bildirgesinde KIB-TEK'in "özerkleştirileceği" yazar. Aynı ifadeler hükumet programında da yazılıdır.

Peki, nedir bu özerkleştirilme denen şey? O’nu da izah etmek lazım… Devlete ait ekonomik kuruluşlar vardır. KIB-TEK bunlardan biridir. Toprak Ürünleri Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu Bayrak Radyo Televizyon Kurumu ve bunlar gibi kuruluşlara Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) denir. Kıbrıs Türkçesinde bunlara kamu kuruluşları da denir.

KİT’ler hükümetler tarafından atanan yönetim kurulları tarafından yönetilmektedir. Şimdiki durum bu şekildedir. Türkiye’de Turgut Özal ile başlayan KİT’lerin “özelleştirme” adı altında satılması uygulaması Kıbrıs’a da dayatılmış ve o zamandan bu yana başta UBP olmak üzere sağ partiler kamu malı olan KİT’leri önce batırıp sonra ucuza yandaşlarına satmak için yarışa girmişlerdi.

Sol siyasal akıma mensup partiler de bu “özelleştirme” adı altında yapılanları halkın mallı olan bu kurumların yağmalanması olarak görmüş ve karşı tavır almıştı. Sol partiler ve sendikalar özelleştirme saldırıları karşısında kamu malı olan KİT’lerin korunmasını savunarak bunun için özelleştirmeye alternatif politikalar geliştirmiş ve özerkleştirmeyi savuna gelmiştir.

Özerkleştirmeden murat edilen ise; bir kamu kurumunun, alanından deneyimli veya uzman olan kişilerden oluşacak bir yönetim kurulu tarafından yönetilmesidir. Böylesi bir yönetim şeklinde yönetim kurulunu hükümet görevden alamayacak ve böylelikle hükümetin etkisi ve baskısı altında kalmadan kurum yönetilmiş olacak.

CTP hükümette ve büyük ortak. Başbakan CTP’den. KIB-TEK’in bağlı olduğu bakanlık Ekonomi Bakanlığı. Ekonomi Bakanı da CTP'den. Hükumet bir yılı aşkın bir süreden beri işbaşında. Bu durumda KIB-TEK’in çoktan özerkleştirilmiş olması lazımdı. KIB-TEK özerkleştirildi mi? Hayır.

Bırakın özerkleştirmeyi, KIB-TEK’in özelleştirilme adı altında satılması gündemde. CTP bunun için kamuoyu oluşturmaya çalışıyor. Ekonomi Bakanı Özdil Nami CTP’nin prenslerinden biri. Hatta en önde geleni; Türkiye’den kablo ile elektrik getirmek için çaba harcıyor. Türkiye’den getireceği elektriğin burada üretilenden daha ucuza mal olacağını iddia ediyor. Bu iddiasını güçlendirmek için olsa gerek KIB-TEK’in kötü yönetilmesi ve elektriğe sürekli zam yapılması için canhıraş şekilde çabalıyor.

CTP’li bakan Nami bizzat kendisi tarafından atanan ve son seçimde aynı listede aday olan KIB-TEK Yönetim Kurulu Başkanını görevden aldı. CTP’de buna izin verdi. İleri sürdükleri gerekçe dudak uçuklatıcı cinsten; KIB-TEK Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hüdaoğlu bakanın onayını almadan yetkili sendika ile toplu is sözleşmesi imzalamış!

Bu yapılanlar sadece CTP’yi bağlayan işler değildir. Hükumet bir tanedir ve tüm hükumeti bağlamaktadır. 4'lu koalisyon hükümetinin yaptığı bu iş KIB-KIB-TEK'i halkın gözünde kötü gösterip satmaya zemin hazırlamakla sınırlı değildir. Bunun yanında diğer bir sonucu da toplu is sözleşme düzenine müdahaledir. Bundan sonra hükümetin onayı alınmadan toplu sözleşme yapılamayacak demektir.

Yazık ki ne yazık!

Çıkarcı ve hoyrat ellerde tüm sol değerler içi boşaltılarak kötüleniyor. Sol, işçiden emekçiden yanadır. Bunlar sermayenin temsilcileri, ancak sol adına o görevlere seçilip gelmişler. Solu yok etmeyi adeta kendilerine görev edinmişler. Partisine bağlı işçi emekçi insanlar bin bir umutla bunlara oy verip seçiyor, ama bunlar işçiye emekçiye değil sermayeye hizmet ediyor.  

Ne günlere kaldık!?

At izi, it izine karıştı!