1. YAZARLAR

  2. Muhammet Gözay

  3. Bağımsız ve Atanmış Bir Aday: Tatar'a Dair Analiz
Muhammet Gözay

Muhammet Gözay

Yazarın Tüm Yazıları >

Bağımsız ve Atanmış Bir Aday: Tatar'a Dair Analiz

A+A-

Ekim ayında gerçekleştirilecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri, sadece siyasi bir olay olmaktan öte, toplumumuzun geleceği üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olan bir dönüm noktasıdır. Bu seçimde yapacağımız tercihler, toplum olarak hangi değerlere ve ilkelere sahip çıktığımızın bir göstergesi olacaktır. 

İnsanların bir arada yaşama iradesinin, ulusal kimliğimizin, kültürel değerlerimizin ve laik dünyamızın dirilişi açısından bu seçim kritik bir öneme sahiptir.
Seçimler sırasında karşımızda iki farklı profil çıkmaktadır: İlki, talimatlarla hareket eden, toplumun iradesini hiçe sayan ve toplumsal değerleri yok sayan bir yaklaşım. 

Diğeri ise, toplumun iradesini temsil eden, demokratik ve laik değerlere sahip çıkan bir anlayış. 

Bu iki profil, yalnızca birer siyasetçi değildir; biri, tarihsel bağlamda yaşanan devrimlerin özünü anlamayan, toplumu sürekli olarak geriye çeken bir liderlik anlayışını temsil ederken, diğeri, modern, bilimsel ve laik değerler üzerine inşa edilmiş bir yaşam biçimini savunan bir liderliği simgeler.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri, bugünün ve yarının Kıbrıslı Türkünün kim olduğunu, hangi değerler üzerine yükselmek istediğini belirleyecektir. 

Ersin Tatar adaylığıyla, toplumumuz karşısına bir profil sunmaktadır. Ancak bu profil, geçmişte yaşanan deneyimlerin ve devlet adamlığı vasfının dışında, toplumu yönlendirme yeteneğine ve tutarlılığına dair ciddi soru işaretleri taşımaktadır.
Ersin Tatar, eğer bu seçimleri kaybederse, belki de iki elini başına alıp “Büyük Atatürk devrimleri niye yapıldı?” sorusunu sorgulamak zorunda kalacaktır. 

Laiklik nedir? 

Kıbrıslı Türklerin yaşam biçimi nasıldır? 

Eğitim nasıl bilimsel ve laik temeller üzerine oturmalıdır? 

İşte bu sorular, yalnızca Tatar için değil, hepimiz için önemlidir. 

Atatürk, bir ulusun yeniden doğuşunu simgelerken, laiklik ise toplumun tüm bireylerinin düşünce özgürlüğünü ve insan haklarını temel alan bir düzenin teminatıdır.
Toplum, modernleşme ve demokratikleşme yolunda yaşadığı zorlukları aşarken, bu değerlerin ne kadar vazgeçilmez olduğunu anlamalıdır. 

Eğitim, bireylerin özgür düşünceye sahip olmasının ve bilimin rehberliğinde ilerlemesinin en önemli aracıdır. 

Laik bir eğitim sistemi, sadece bireysel özgürlükleri değil; aynı zamanda toplumsal yaşamın da temellerini güçlendirir.
Ekim ayındaki seçimler, yalnızca bir cumhurbaşkanını seçmekten ibaret değil, aynı zamanda geleceğimizi şekillendiren bir tercih olacaktır. 

Ülkemizin içinde bulunduğu durumu değerlendirirken, bu anlamda “talimatla hareket eden” bir anlayışın yaratacağı tehlikeleri ve “toplumun iradesini temsil eden” bir liderliğin getireceği fırsatları göz önünde bulundurmalıyız.
Sonuç olarak, bağımsız ve yerel değerlere bağlı bir profil çizen bir liderlik anlayışı, toplumumuzun yararına olacaktır. 

Geçmişte yaşanan hatalardan ders alarak, laik ve bilimsel temeller üzerinde yükselen bir gelecek inşa etme arzusuyla, adaylığını koyan her bireyin sorumluluğu, bu değerleri korumak ve yaşatmaktır. 

Toplum olarak, gelecek nesillere bırakacağımız mirasın bilinciyle, bu önemli seçimde doğru kararlar almamız gerektiğinin farkındayız.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.