2 gün sonra KKTC’nin kuruluşunu kutlayacaklar.

Bir ülkenin cumhuriyetini kutladığınız da bakacaksınız bakalım gerçekten de kutlanılacak bir şeyler var mı diye. 

Hakikaten de öyledir.

Neyi kutlayacaklar gerçekten de.

O kurdukları KKTC 'nin haline bakınız. 

Gerçeklere gözlerinizi açınız ve bakınız.

Yalansız ve de hilesiz bakınız.

Ortada hükümet var mı?

Yok!

Yani öylesine bir şekilde başımızdadırlar.

Ve KKTC kutlaması yapacaklar.

Hangi kutlama olacak ki bu.

Hangi cumhurriyet.

Ülkededeki sektörlerin haline bakınız... 

Git gide iflaslar oluyor. Esnaf iflas bayrağını çekmiştir. Bir çok insan iflâslardan dolayı da işsiz kalmıştır. 

Ve KKTC kutlaması yapılacak öyle mi?

İşsiz kalan emekçiler, ev kirasını ödeyemiyor. Ayakta kalan birtakım dükkan çalıştırıcısı kiralarını ödeyemiyor ve ne olacak halleri diye kara kara düşünüyorlar. 

Ama 2 gün sonra KKTC kutlanacak değil mi?

Alkışlar içinde.

Marşlar içinde.

Her zaman gelen TC heyetleriyle birlikte ve bunun yanında şükranlar sunulacak öyle değil mi?

Şükranlar ne içindir?

O şükranlar onları başa getirenler içindir. 

Saltanat kurdukları.

Köşe olduklar.

Senin de evine ekmek götüremez olduğun bir KKTC için kutlama yapacaklar. 

Ekonominin bittiği. 

Herkesin yerlerde adet sürünüyor olduğu ve açlığın giderek de artacağı ortadayken efendiler kutlama yapacaklar. 

Sağlık sisteminin pandemi nedeniyle yeyetersiz kaldığı ve insanların sağlıkta çaresiz kaldıkları ortadayken efendiler kutlama yapacak. 

Bu kutlama karşısında masraflar ve israflar ortaya çıkacaktır. Ama olsun milletin sırtına bunu da yüklerler nasıl olmasa öyle değil mi?

Tatar'ın neyine yetmiyor cumhurbaşkanı makam aracı da 807 bin TL değerinde başka araç istemiş oluyor. İster değil mi çünkü burada hesap mı sorulur kendilerine? Nasıl olmasa bunu da millet ödemiş olacak. Ve yaşasın KKTC derler hep bir ağızdan! Borçlu KKTC, ayakta durumayan KKTC!

Her bir şeylerini gösteriş ile sunmaya çalışanların devleti olmuştur burası ve bu devletin de kutlamasını yapıyorlar. Aslında kendilerinin, hegemonyalarının, kurulmasıdır tüm bunlar. 

Her neyse.

Pandemi nedeniyle yetersiz kalan devlet hastaneleri ne acıdır ki acil ameliyat olması gereken hastaları dahi, ameliyet olamayarak, onlara 3-4 ay sonraya randevu veriliyor, tabi ki bu insanlar hayatta kalabilirlerse!

Bunların yanında yaşlı ve de kronik hastalığı olan insanlarımızın muhakkak grip ve zatüre aşısı olmaları gerekirken, bakıyoruz da aşılar ortada yok!

Birçok ilaçlarda aynı şekilde yok!

Ama 15 Kasım'da hep birlikte kutlamalar yapılacak. 

Ya peki devlet okulların durumu. 

Öğretmen, hademe yetersizliği halen daha devam ediyor.

Evlerde yaşanan büyük geçim sıkıntılardan  ve yaşamsal olaylardan dolayı huzursuzluklar had safhadadır. Ekonomik yönden aileler boşanmakla karşı karşıya kalmıştır. Bu nedenle ailelerin içinde psikolojik rahatsızlıkları dolayı, Barış ve Ruh hastanesi dolup taşımıştır. Çocukların da psikolojik yönden yara aldıkları ve bunun yanında tedaviye itildiklerinin acı gerçeğini yaşıyoruz. 

Ama efendiler kutlama yapacaklar 2 gün sonra değil mi?

Peki ya ülkenin her bir yanına kadar uyuşturucuyu sokmaları.

Gençlerin buna teslim edilmeleri.

Hırsızlıklar, özellikle açlığın artarak devam etmesiyle, giderek daha da kötü bir hal alacaktır. 

Rüşvetler, yolsuzluklar ülkesi haline getirildik. 

Bunlara dur dedikleri yok. Zaten balık baştan kokar değil mi?

Ülkenin nüfus ne alemde, bilen var mı? 

Kaç kişi daha vatandaş yapılacak? 

Hele şimdi, daha da vatandaş yapılmış olacaktır. 

Yollar berbat, yol olmaktan çıkmıştır. Yolların en acı yanı ise ölümü yaratmış olmalarıdır.

Kanser hastalığını koruyacakları yerde daha da kanser hastalığını yayarak ülkede nerdeyse her evde bir kanser vakası yaratmış oluyorlar. 

Evet.

Halk, sorunların içerisinde perişan ve de maf olacak, ama onlar kutlamalar yapacaklar, şölenler düzenleyecekler. 

Batsın sizin şölenleriniz de kutlamalarınız da!