Yaklaşık bir ay sonra Türkiye’de ayni zamanda hem Cumhurbaşkanı hem de milletvekilliği seçimleri yapılacak.

Kamuoyu araştırmalarına bakacak olursak kıran kırana bir yarış olacağı görülmektedir.

Muhalefetin büyük ölçüde yan yana ve ya dirsek temasında olmalarına karşılık karşılarında seçilecek makamları uhdesinde tutan bir Hükümet ve onlara bağlı Türkiye’nin önde gelen yazılı ve görsel yayın organları var. Yazılı basın bir tarafa TV kanallarının en çok izlenen kanalları başta olmak üzere en az 14-15 kanalı mevcut iktidarın borazanı durumunda.

Bu koşullar altında yapılacak seçimlerde muhalefetin kazanması durumunda Türkiye’de çok şeyin değişeceği görülmektedir. Başta demokrasinin geleceği söylenmektedir.

Bu değişimin bize yansıması ne olabilecek? Önce şunu belirtmek isterim ki Kıbrıs politikası kesinlikle değişmeyecek. Gelecek olan iktidar da mavi vatan ve Akdeniz’deki çıkarlarından ödün vermeyecek, yani çözümsüzlük onlar için da çözüm olacaktır. Bir farkla ki gelecek olan Cumhurbaşkanı ve Hükümet vatandaşa demokrasi ve AB sunmaktadır.

Bu noktadan hareketle bizim tek beklentimiz Türkiye’de vaat ettikleri demokrasinin bize da yansımasıdır.

Bu bize yeterli olacak mı?

Hayır.

Bize gelecek demokrasi Kıbrıs konusunun çözümüne sıkı sıkıya sarılan bir Hükümet ve meclis yapısına dönüşecekse ancak yeterli olacaktır. Bu koşulda da çözümü savunanların Türkiye’de sırf düzeni değiştirmek için bir araya gelenler gibi çözüm isteyenlerin bir araya gelmesi ile mümkün olacaktır.

Unutmayın yeni oluşacak mecliste kürsüden ‘’Siz Kıbrıs’ı Türkiye’nin kalın bağırsağı haline getirdiniz ‘’diyen Sırrı Süreyya Önder yine mecliste olacaktır.