BM barış gücü görev süresi.
BM Genel sekreterinin özel temsilcisi Lute 25 Kasım 2019 tarihinde Genel Sekreterin açıkladığı 5+1 konferans çağrısının yani ucu kapalı garantörlerin uzlaştığı bir federal çözümü görüşeceği bir konferansın yapılması için uğraş vermekte taraflar arası uzlaşma trafiğini yürütmektedir.
TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ve Ersin bey ise İki Devletli yeni bir çözüm modeli için 5+1 konferans modeli önermektedir. Bu öneri bu güne kadar alınan BM kararlarının geçersiz olduğu anlamı taşımaktadır.
Türkiye böyle bir önerinin ilk adımını BM Genel Sekreterinin önerdiği ve 3 ayda bir yenilenen BM Barış gücünün görev süresine karşı çıkarak başlayabilir.
BM Barış gücü adaya aşağıdaki karar ile gelmiştir. Temel amacı adada barışın sağlanmasıdır. Türkiye adaya barışın 20 Temmuz 1974’de geldiğini savunmaktadır. Nitekim 15 Ağustos 1974’den itibaren adada herhangi bir çatışma olmamıştır.
Barış, dostluk ve dayanışma içinde acıların silinmesi için başta Kayıp şahıslar komitesi büyük görevler üstlenmiştir.
Türkiye ve Tatar adada artık barışın sağlandığını ve BM Barış gücüne ihtiyaç kalmadığını ortaya koyarak. Kıbrıs Cumhuriyetinin tek taraflı tanınmasına temel teşkil eden BM’nin 4 Mart 1964 tarihli ve 168 sayılı kararın iptalini talep etmelidir. Zemin ancak bu kararın kalkması yani Güneyin tek taraflı temsili yetkisinin kalkması ile mümkün olabilir.
4 Mart 1964 tarihli karar:
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 186 sayılı kararı, 4 Mart 1964 tarihinde[2] 1116 numaralı[1] Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin toplantısında Birleşik Krallık, Kıbrıs Cumhuriyeti, Türkiye ve Yunanistan hükümetlerine danışılarak Kıbrıs adası üzerinde bir Birleşmiş Milletler Barış Gücü'nün kurulması karar verildi. Ayrıca Türkiye'ye yönelik olarak kararın 1. maddesinde "uluslararası barışı tehlikeye sokacak herhangi bir harekâtın yapılmaması" istendi.[2] Birleşik Krallık, Türkiye ve Yunanistan arasında arabuluculuk amacıyla bir özel temsilci atanması kararı alındı.[3] Karar tüm üye ülkelerin evet oyu ile alındı.[1]
Bu kararın kalkması halinde Güneyin tek başına temsili yetkisinin da ortadan kalkmasının yolu açılacaktır. Tek başına tanınmış olduğu tüm zeminlerde bizim da temsili yetimiz söz konusu olacaktır.
Zemin değişecektir.
YAZIYA YORUM KAT