Lefkoşa Türk Belediyesi Başkanı Mehmet Harmancı, çok ciddi ve de çok önemli bir açıklamada bulunuyor.
Son günlerde yaşanan surlariçi olaylarıyla ilgili.
Harmancı'nın bu olaylardan dolayı isimler bazında elde ettiği tespitleri var.
Tespitleri içerisinde 6 kişilik isimler var ve bu isimlerin de haraç toplayan eşkiyalar olduklarını ve içişleri bakanlığına da bu isimleri bildirdiğini açıklıyor.
Bu çok ciddi ve çok önemli bir açıklama, daha doğru ihbar olarak algılanması gereken bir açıklamadır.
Başkan Harmancı, bu konuda bakanlığın ve onun emri altında bulunan polisin yapması gerekeni yani bir haraç çatesini bu şekilde isimleri ve adresleri ile birlikte tespit etmiştir.
Başkanın bu ihbarı, esnafın huzuru ve onların üç kuruşluk kazancı olan tahsilatlarını o haraç eşkiyalarına kaptırmamak için yapılan bir kurtarma harekatı sayılır aslında.
Peki ne oluyor?
Harmancı, 6 kişilik haraç toplayan bu listeyi teslim ediyor.
Evet, bu işlerin sorumlusu sayılan ilgili bakanlığa, yani içişleri bakanlığına teslim ediyor.
Bakan Ayşegül Baybars, aldığı 6 kişilik eşkiya listesini Polis Genel Müdürlüğüne ilettiğini belirtiyor.
Yani bakanlık görevini yapıyor ve ilgili polis teşkilata bu işi bırakmış oluyor.
Ama bakıyoruz da Polis Genel Müdürlüğü böyle bir liste onlara gönderilmedi diyor.
Bu nasıl bir şey?
Bu ne biçim bir devlet ve bu devletin de böyle kurumları oluyor?
Hem de bu iki kurum ülkenin huzuru, güveni açısından olması gereken ve görevlerini eksiksiz yerine getirmesi gereken kurumlar oluyor.
Bugün bu kurumların hallerine bakınız.
Biri böyle bir liste bize gönderilmedi diyor, yani polis!
Diğer yandan ise bu listeyi gönderdik diyen bakanlık var.
Yani burayı çocuk oyuncağı mı sanıyorlar?
Nedir yapmaya çalıştıkları?
Anlaşılan odur ki ortada bir tarafın yalan söylemiş olduğu söz konusudur.
Ya polis yalan söylüyor, ya da Bakanlık!
Her neyse.
Böyle bir devlet yapısı neyi göstermiş oluyor?
Her zaman yazar, her zaman da belirtirim.
Bitmişliğimizi gösteriyor.
Güvenilecek bir kurumun kalmamış olmasını!
Böyle bir devlet idaresi, işleyişi, takibi ya da koordinasyon şekli mi olur?
Her kurum bir biri ile birlikte çalışması ve bir birini birleştirerek iş ancak yapılır olduğu gerçeğidir. Fakat bugün bunların değil, tam tersi yalanın söyleniyor olduğunu görüyoruz.
Biri yalan söylüyor, haraç çetesini kolluyor.
Yani haraç çatesini kollayıp, kendi esnafının ekmeğine, canına bu şekilde saldıranlar oluyor.
Bu şekilde devlet olmaz.
Bu da açıkçası her şeyimiz ile birlikte tükenmiş olduğumuzun acı gerçeğidir.
Helede bu önemli sayılan iki kurumun bu şekilde olmaları ve birinin yalan konuşması devlete güveni bu şekilde yitirmemize sebep olmuştur. 
Çünkü bu iki kurum önemlidir.
Bu iki kurumdan biri yanlış yaptı mı hiç iyi olmaz.
Peki ne olacak?
Bu haraç çeteleri bunun içinde at mı koşturtmaya devam edecekler?
Tehditler, korkular, haraçlar devam mı edecek?
Ne diyorsunuz Başbakan Ersin Tatar?
Ne diyorsunuz Başbakan Yardımcısı Kudret Özersay?
Ve son olarak, kim yalan söylüyor ise o ortaya çıkarılmalı ve görevinden alınmalıdır.
Gerçi bunlardan bir cacık olmaz, ama yine de bakalım hep birlikte göreceğiz!