Çocuklarda Okul Korkusu
Uzun bir yaz tatilinin ardından okulların açılmasıyla birlikte, bazı çocuklar okula keyifle giderken, bazı çocuklar ise okula gitmek, anne ve babalarından ayrılmak istemezler veya okula gitseler bile okulda birtakım sorunlarla karşımıza çıkarlar. Okulun ilk günleri çocuklar kadar aileler de heyecanlıdır. Çocuklarını okulda bırakıp giden aileler olduğu kadar, çocukları okuldan çıkana kadar onları okul bahçesinde bekleyen aileler ve çocuğu kendinden ayrılamadığı için sırada yanında oturup bekleyen ebeveynlere de sıklıkla tanık olmuşsunuzdur. Okula yeni başlayan çocuklar için okula alışmak bir uyum sürecini gerektirmektedir. Bazı çocuklar kısa sürede okula uyum sağlayabilmesine rağmen, bazı çocuklar için bu uyum süreci uzayabilmektedir. Özellikle yapılan çalışmalar, okul öncesi eğitimi almış çocukların, almayanlara göre okula daha kısa sürede uyum sağlayabildiklerini göstermektedir.
Çocuğun, ebeveynine yönelik ayrılma kaygısının olması, çocuğun ebeveyni okuldan ayrıldığı zaman arkalarından ağlayarak tepki vermesi, çocuğun okula gitmek istememesi, okulda derslere karşı ilgisiz olması, okulda arkadaşlarıyla ilişki kurmakta güçlük çekmesi, daha çok sessizce bir köşede gruba katılmadan oturması gibi, çocuğun okula uyum sürecinin uzamasına neden olan etkenlerden biri de okul korkusudur. Okul korkusu, çocuğun okula gitmeyi reddetmesi ya da bu konuda isteksiz olmasıyla seyreden, çocuğun yoğun ve şiddetli bir şekilde yaşadığı ayrılma kaygısıdır. Okul korkusu yaşayan çocuklarda, genellikle baş ağrısı, mide bulantısı, karın ağrısı gibi bedensel yakınmalar görülmektedir. Bu yakınmalar organik bir nedene bağlı olmaktan çok psikolojik kaynaklı olmanın yanı sıra, özellikle sabahları, okul saatlerinde ortaya çıkmakta ve yoğunlaşmaktadır. Çocuk okuldan ayrıldığı zaman ise bu yakınmalar azalmakla, ya da tamamen kaybolmakla birlikte, çocuk hiçbir şey olmamış gibi oynayıp, hatta derslerine bile çalışabilmektedir. Okul korkusu her çocukta rastlanan bir durum değildir. Kız ve erkek çocuklar arasında görülme sıklığı benzer olan okul korkusu, sıklıkla anaokuluna giden ya da ilkokula yeni başlayan çocuklarda görülmesine rağmen, ortaokul ve liseye giden ergenlerde de görülebilmektedir. Ancak yaş büyüdükçe okul korkusunun görülme sıklığı azalmaktadır.
Okul korkusunun nedenleri nelerdir?
Okul korkusunda, kalıtımsal ve yapısal etkenlerden çok, psikolojik yaşantılar daha önemli bir yer tutmaktadır. Yapılan çalışmalara göre ebeveynleri tarafından aşırı özen içinde büyütülen çocuklarda, bir dedikleri ikilenmeyen, çocuklarını gözünün önünden ayırmayan, aşırı koruyucu ailelerin çocuklarında, anne veya babası kaygılı, çocuğuna bir şey olacak diye endişelenen ve gereksiz endişelerini çocuklarına yansıtan ebeveynlerin çocuklarında okul korkusu görülebilmektedir. Bunların yanında arkadaş edinme konusunda zorluk yaşayan, arkadaşları tarafından zarar verici davranışlara maruz kalan çocuklarda, yeni deneyimlerle baş etme becerisi düşük olan, ebeveyninden ayrılma endişesi yaşayan çocuklarda okul korkusu gelişebilmektedir. Ayrıca ailede hastalık, kayıp, kardeş doğumu, okul veya öğretmen değişikliği, öğretmenin olumsuz tutum ve davranışları gibi etkenler de çocuklarda okul korkusu oluşmasına sebep olabilmektedir.
Okul korkusu olan çocuğa anne ve babalar nasıl yaklaşmalıdır?
- Çocuğun okuldan uzak kalmasına izin verilmemelidir. Çünkü çocuğun evde kalması uzadıkça, okula dönmesi de o ölçüde güçleşecektir.
- Çocuğun okula gitmesi konusunda aile fertleri ısrarlı olmalı ve taviz vermemelidirler.
- Çocukla, okula niçin gitmek istemediği konusunda konuşmalı, onu anlamaya çalışmalı ve okula gitmek istememesinin sebebi birlikte araştırılmalıdır.
- Çocuk korkusundan dolayı korkutulmamalı ve cezalandırılmamalıdır.
- Korkusundan dolayı çocuk suçlanmamalı, yargılanmamalı ve kendisi ile alay edilmemelidir.
- Bu durumun geçici olduğu, başka çocuklarda da bu durumun olabildiği, aslında bu durumun üstesinden gelinebildiği anlatılmalıdır.
- Anne ve babadan hangisi daha tutarlı ve kararlı davranabiliyorsa çocuğu okula onun götürmesi sağlanmalıdır.
- Çocuğun ertesi gün nelerle karşılaşacağı, anne/babanın neler yapacağı konusunda kısaca bilgilendirilmesi, örneğin anne/ babanın onu okula bıraktıktan sonra nereye gideceğini, ne yapacağını çocuğuyla paylaşması, okul çıkışı ebeveyninin onu tam zamanında alacağı ya da servise bindiği zaman evde mutlaka onu karşılayacak birinin olacağı şeklinde çocuğa yapılacak açıklamalar, çocuğun ebeveynine ilişkin endişe duymasını azaltacaktır.
- Çocuk okuluna bırakıldıktan sonra vedalaşma uzun sürmemelidir. Bağımlı olduğu ebeveyn yerine okula diğer ebeveynin götürmesi, çocuğun ebeveyninden daha kolay ayrılmasına yardımcı olacaktır.
- Ayrıca anne ve babalar çocuklarının okul korkusu ile baş etmekte zorlandığı ve çocuklarında, gerek okulda, gerekse evde uyum sorunları olduğunu fark ettikleri noktada, mutlaka bir uzman yardımı almaya özen göstermeliler.
Okul korkusu olan çocukların tedavi olması gerekir mi?
Okul korkusu olan çocukların, bu korkuyu birkaç hafta içinde yenmelerini bekleriz. Eğer bu korku bir aydan fazla sürüyorsa veya bir aydan daha kısa süreli olup, bu korkuya karın ağrısı, mide bulantısı, baş ağrısı, ağlama, gece kabusları, uyku düzeninde bozulma, okul ve evde nedensiz ağlama, alınganlık, sinirli olma gibi belirtiler eşlik ediyorsa ve okul korkusu çocuğun okuldan, sosyal faaliyetlerinden, öğrenme yaşantısından uzaklaşmasına neden oluyorsa, mutlaka çocuk- ergen ruh sağlığı ve hastalıkları kliniğinden uzman yardımı alınarak, tedavi olunması gerekmektedir. Aksi taktirde çocuklarda tedavi edilmeyen okul korkusu, bir süre sonra kronikleşip, ilerleyen yaşlarda çocukların sadece okuldan değil, aynı zamanda önceden zevk aldıkları faaliyetlerden de uzaklaşmalarına, ev içinde sıkıntılı zaman geçirmelerine ve okulla ilgili korkularını tüm çevreyle genelleştirmelerine neden olabilmekle birlikte, çocuğun akademik ve sosyal gelişimini de ciddi bir biçimde etkileyebilmektedir.
YAZIYA YORUM KAT