"Değişim ve Kurtuluş" doğru seçenektir-2
Dünkü yazımızda, seçimler nedeniyle bizlere soruylar yöneltildiğini belirterek toplumun siyasete ve siyasetçiye güveninin kalmadığı, geleceğe yönelik umutlarının zayıfladığının belirtildiği ve "Siz TKP olarak ne öneriyorsunuz?" diye sorulduğunu söylemiş; bu soruya TKP olarak da, Değişim ve Kurtuluş İttfikaı olarak da cevabımız olduğunu üstelik çok anlaşılır ver net olduğunu ifade etmiştik.
Konuyu işlemey devam ediyoruz.
CTP birkaç dönem adına "Birleşik Güçler" ekini de alarak faaliyet gösterdi. CTP Birleşik Güçler son 15 yıllık devrede en çok hükümette olan parti oldu.
Bu dönem içinde geçmişte UBP hükümetleri döneminde neye karşıo çıktıysa tümünü daha katmerli olarak uyguladı.
Bir anımsatma yapmak gerekirse, CTP muhalefetteyken Türkiye ile paket "Mali Protokol" imzalanmasına şiddetle karşıydı. Bu amaçla sendikaların organize edip başını çektiği "Pakete Hayır" eylemlerine katılmış ve hatta bu eylemleri sahiplenip bundan siyasi anlamda yararlanmıştı.
CTP muhalefetteyken paketlerin Kıbrıslı Türk toplumunun aleyhine olduğunu, toplumu üretimden koparıp edilgen hale getirdiğini, kamuya ait tüm değerlerin elden çıkarılmasını dayattığını ve bunlar gibi argümanlar kullanıyordu.
Hükümete gelince, muhalefettteki tutumunun tersini yaparak Türkiye ile paket anlaşması imzaladı. Üstelik bunu Kıbrıslı Türk toplumunun lehine olduğu görüşünü ortaya atarak açıktan savundu. Paket savunuculuğunu o kadar ileri götürdü ki, Maliye Bakanı Birikim Özgür'ün ağzından paket uygulamasıyla Kıbrıs Türk ekonomisinin kendi ayakları üzerinde durabilecek hale geleceği görüşü bile savunuldu.
Bütün bu gelişmeler olurken CTP içinde olan ve hala sosyalist veya sosyal demokrat olan unsurlar maalesef sessiz kaldı. Bu sessiz kalışı birçoğu "parti disiplini"ne bağlamaya çalıştı. Bu gerekçe bazıları için geçerli olabilirdi, ancak geneli için "partimiz yıpranmasın, hükümette kalmaya devam etsin biz de bundan faydalanalım" mantığıydı.
Bu arada belirtmeden geçmemek gerek, CTP/BG hükümetleri döneminde CTP yandaşları bireysel olarak faydalandılar. Bazıları buna tepki gösterebilirler ama gerçekler ortada durmaktadır. Bir hatırlatma olsun diye not düşüp geçelim; dönemin CTP MYK Üyesi ve Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Akim kuruma mühalsiz sınavsız şekilde 120 kişilik istihdam yapmış, basında yer alan eleştirilere ise"ne yani mühal çıkıp sınav yapmaya mı kalkışacaktık? Öyle yapsak 1500 kişi müracaat edecek ve aralarından seçip almak daha zor olacaktı" melinde bir cevap vermişti.
CTP/BG hükümetlerinin mühalsiz sınavsız istihdamı sadece KIB-TEK ile sınırlı olmamıştı. Örneğin benzer şekilde Sağlık Bakanlığı'na da 60 kişilik istihdam yapılmıştı. Bunlar da tıpkı KIB-TEK'te yapıldığı gibi CTP/BG köy örgütlerinin başkanlarına kontenjan tanınmış ve onlardan gelen partili isimler istihdam edilmişti.
Konuyu irdemeye bir sonraki yazımızda devam edelim.
YAZIYA YORUM KAT