“Düşünebilirsiniz ama konuşamazsınız”
Bu ifade, UBP milletvekili Zorlu Töre’ye aittir. Aslında bu söz, yalnızca bir politik söylem olmanın ötesinde, insanın doğasına, özgürlüğüne ve ifade etme hakkına yönelik derin bir eleştiriyi de beraberinde getiriyor.
İnsan olma yapısı, düşünme yeteneğimizle birlikte, kendimizi ifade etme, görüşlerimizi aktarma ve toplumsal meseleler üzerinde konuşma hakkını da içerir.
Böyle bir yaklaşım, bireylerin özgür iradelerini ve düşünce güçlerini hiçe saymak anlamına gelir.
İletişim, insan ilişkilerinin temel taşıdır. Düşüncelerimizi paylaşabilme yeteneği, sosyal varlıklar olarak yaşamımızı anlamlı kılar.
Düşünmeden konuşmak pek çok anlamda boş ve yüzeysel bir eylem olabilir; ancak düşünme yeteneğimizi ifade etmeden, elden bırakmamız gereken bir şeydir.
Düşünmek, bir birey olarak kendimizi ve çevremizi anlama çabasının bir parçasıdır. Fakat bu düşünceleri seslendirmek, onları paylaşmak ve toplumla etkileşim kurmak da aynı derecede önemlidir.
Bu çağda, bilginin ve görüşlerin hızla yayıldığı bir dönemde, sesimizi çıkarmamak, düşüncelerimizi eyleme dökmemek, bizi bir otomat gibi hareket eden varlıklar haline getirir. Eğer düşüncelerimizi ifade etmezsek, toplumda pasif bir izleyici konumuna düşeriz; bu durum da bizi birey olma vasfından uzaklaştırır.
Sadece düşünmek, bir amaca hizmet etmediği sürece, birey olarak varoluşumuzu sorgulama noktasına getirebilir.
Ülkemizi ve geleceğimizi şekillendiren meseleler karşısında sessiz kalmak, düşüncelerin yalnızca zihnimizde kalmasına yol açarak, toplumsal birikimimizi ve tecrübelerimizi değersiz kılabilir. Bu nedenle, düşüncemizi ifade etme ve ses çıkarma zorunluluğumuz vardır.
Toplumun diğer bireyleriyle etkileşim kurmak, ortak paydamız olan değerlerimizi, kaygılarımızı ve umutlarımızı paylaşmak, bu sürecin doğal bir sonucudur.
Sonuç olarak, düşünmek, zihinlerimizde süzülen fikirlerin kaynağıdır; ancak bunları dile getirmek, gerçek anlamda insan olmak, topluma ait olmak ve varlığımızı sürdürmek için elzemdir.
Her bir birey olarak, düşüncelerimizi ve duygularımızı ifade etme hakkına sahibiz. Bu hakka sahip çıkmak, düşüncelerimiz üzerinden eyleme geçmek önemlidir.
Sesimizi yükseltmediğimiz sürece, bir robot haline gelme riskimiz artar. O nedenle, hem düşünecek hem de düşünen bireyler olarak durmadığımızı, sesimizi yükseltmemiz gerektiğini unutmamalıyız.
YAZIYA YORUM KAT