Dün akşam üzeri bir tanıdığımın evinde otururken komşusunun telefonda konuşmasına kulak misafiri oldum.

Arkadaş şöyle diyordu karşısındakine “Zorlu Töre kim lan? 

Hasan Taçoy kim lan? 

Kutlu Evren kim lan? 

Ben sana 20 bin TL vereyim sen beni vatandaş yap” ne eksik ne fazla aynen bu sözleri duydum! 

Acı verici bir durum… 

O kadar acı verici ki… 

Siyasilerimiz kendi yarattıkları ortamda dalga geçme malzemesi olarak kullanılmaya başlandılar. 

Böyle konuşmalara tek bir yerde rastlamadım… 

Birçok yerde siyasilerin rant uğruna peynir ekmek gibi vatandaşlık dağıttıkları da aşikar. (Sinan Aygün’ü unutmamalı) 

İşin ironisi ise o kadar çok iyi niyetli insana rastladım, kendi emeği ile geçinip yirmi yıldan beridir vatandaşlık alamayan.

Ülkeyi oyun parkındaki “zorba” çocuklar gibi yöneten siyasilerin, güçlü abileri ile beraber top oynayıp mahallenin gızlarına güç göstermesine benzetmek yanlış olmaz… ya da top benim topum istediğimi “oynadırım deyen” voyvoda zengin çocuğuna. 

Bir konuya daha değinmek isterim. 

Geçenlerde “üniversite öğrencileri” yani bizim evlatlarımız burs haktır diyerek eylem yaptı ya hatta ben de partim TKP YG olarak onlara destek verdim ve aralarına da katılmıştım. 

Evet, o eylemde Maliye bakanı ayne şöyle demişti. “sanmayın bir iki bağırdınız diye burslarınızı verdik.” Çocuklara had bildirdi sorumlu bakan. 

Birkaç insan da çıktı facebooklarda vatan haini yaftası bile yakıştırdı bu çocuklara… kumarhane çalışanlarına günü gününe “paşa paşa” paralarını verenler çocukları sindirdi. 

Evet, hepsini geçtik sırf birinin tanıdığı genç bir arkadaşımız da “özel kalem müdürü” yapıldı. Liyakatsizlik bas bas bağırıyor bu çocuk buraya uygun değil. Ama önemli değil sizin için efendiler. Sizler herkese vatan haini derken bu zor günlerde ülkeyi kendi çıkarınız için kullanırken sizler bu vatana ihanet etmediniz. Ne de olsa sizler “büyük milliyetçilersiniz”…

Sizi size anlatmak kadar zor bir şey yokmuş ama onu da fark ettim. Vicdanlarınız yok olup giderken, ülke kan ağlarken, gençler ilk fırsatta ülkeyi terk ederken. Sizin faşizme doğru yönelen “toprağı sevmeyen” dünyanızda “iyiliğin” kapılarının kapalı olması olanı biteni görmenize engel diyebilsem keşke…

Sizler gerçekleri görmek istemeyenlersiniz… 

Sorumluluktan kaçınan elini taşın altına koyamayanlarsınız… 

Araya çoktan siz-biz ayrımı girdi o da aşikar… 

Faşizmin ilk kuralıdır bu zaten öğrendiğimiz kadarı ile ayrıştırma “böl ve yönet” zihniyetinin mutasyona uğramış türü var artık hayatlarımızda… 

Siz bizim çocukları her alanda her yerde dışlarken sizin çocuklardı aslında kasaları boşaltan, halk ekmeğin bile 10 lira olduğu bir yerde ve onu dahi alamayandır, oysa sizin çocuklar bonfile ve havyar ile doyanlardır.

Bunca şeye bunları da inkar edeceğinizin farkındayım, hatta bana söveceğinizi de biliyorum. 

Sizler faşizme kapıyı gındırıkladınız artık. Öyle bir şeydir ki o yüzsüz misafire benzer buzdolabını da sana sormadan açar, televizyonda sana sormadan istediği programı izler…