Binnur Kırmızı açıklamasında, geleneksel yapı ile yetişmiş günümüz yetişkinlerinin
zamanının çoğunu teknolojiye adapte olmakla ve teknolojiye olağan bakan “Z Kuşağını;
yadırgayarak, eleştirerek, karşılaştırmalar yaparak, bazen de kaygı ve endişe duyarak
geçirdiğini ifade etti.
Binnur Kırmızı açıklamasının devamında ise şunlara değindi;
Kırmızı: “Artık yetişkinler küçüklere değil, küçükler yetişkinlere öğretmekteler”
“Teknoloji hepimizin hoşuna gidiyor ancak ne kadar uğraşsak da gözlerini teknolojinin içine
açarak doğan bir kuşağın becerisine ve hızına yetişemiyoruz. Bu durum onlar için olağan ve
sıradan. Çünkü onlar teknoloji ile yeni tanışmıyorlar. Teknolojinin içinde doğuyorlar. Artık
yetişkinler küçüklere değil, küçükler yetişkinlere öğretmekteler. Böyle olunca da kaçınılmaz
gerçek, geleceğin onlarla yani Z Kuşağıyla değişeceği.
“Bütün Dünya İki Ayda Teknolojiye Uyarlandık”
Dikkat edecek olursak Covid-19 Pandemisi ile bütün dünya iki ayda teknolojiye uyarlandık.
Bu da değişimin başlangıç noktası diyebiliriz.
Değişecek…
Çünkü Dünyada son yıllarda araştırma konusu olarak da sıkça tercih edilen Z Kuşağı,
gösteriyor ki bundan önceki kuşaklardan çok çok farklı. Hepimiz aslında bu farklılığın
farkındayız.
Ben de iki tane Z Kuşağı mensubu çocuk annesi ve bir eğitimci olarak bunu yakinen
deneyimliyor, gözlemliyor ve araştırıyorum.
“Moda, İş Dünyası ve Eğitim Sektörü; Öngörü ve Planlamalarını Bu Neslin Beklenti ve
İhtiyaçlarına Göre Belirlemekte”
Dünyada bilimsel olarak Uluslararası Toplum Araştırmaları Yapan OPUS, KİGEM, ComPose
gibi bir çok araştırma mecrasında bu kuşakla ilgili çalışma bulmak mümkün. Bazı
kaynaklarda 1995 bazı kaynaklarda ise 2000 yılından itibaren doğanları kapsayan Z Kuşağı
ile ilgili gözlemlerimle birlikte yapılan araştırmaları da incelediğimde çıkan sonuçlardan en
dikkatimi çeken artık dünyada tek tip bir çocuk modelinin olacağı. Yani Amerikadaki bir
çocuk ile avrupadaki ya da uzak doğu ülkesinde yaşayan bir çocuğun kültürel nüanslar dışında
hiçbir farkı olmayacağı. Coğrafi sınırlılıkların kalkacağı ve küresel bir politikanın izleniyor
olacağı. Artık moda, iş dünyası ve eğitim sektörü öngörü ve planlamalarını bu neslin beklenti
ve ihtiyaçlarına göre belirlemekte.

Çalışmalara genel ve ortak bir bakışla onlar;
Yeniliklerden korkmuyorlar, kolay adapte olabiliyorlar,

İnanılmaz cesur ve açık sözlüler,
Zihinsel gelişimleri hızlı ilerliyor, bir anda bir çok işi yapabiliyorlar,
Anlık ve sabırsızlar,
Son derece tembel olabiliyorlar. Bu yüzden farklı motivasyon ve ihtiyaçlara sahipler,
İtaatkar değiller (aslında bu kötü bir özellik gibi görünse de öyle değil),
Orijinal olmayanı, yalanı, gerçekçi olmayanı, samimiyetsizliği hemen anlıyor ve bunu
kolaylıkla dile getirebiliyorlar,
İnanılmaz bir hak savunuculukları var,
Doğaya ve insana karşı duyarlı ve hassaslar,
Faydacılar, ( kullandıkları ürünün veya markanın nelere katkı sağladığı ile ilgileniyorlar ve
ona göre destekliyorlar)
Verilen bilginin doğruluğunu bir çok kaynaktan araştırıp bunu sizinle tartışabiliyorlar,
Kendilerini rahat ifade edebildikleri ortamları tercih ediyorlar,
Özgüvenliler ( arkadaşlarından geri kalmamak için Iphone alması gerektiğine ailesini
inandırabilecek kadar)
Üstün Dökmen;Biz meyveyi dalından koparıp yerdik onlar ise meyvenin çekirdeğinin
DNA’sını tartışıyorlar,
Biz önce kitapları elimize aldık sonra telefonu, onlar önce telefonu sonra kitabı aldılar,
Bilgiyi daha hızlı yorumlayabiliyorlar,
El göz koordinasyonları daha hızlı çalışıyor,
Girişimci ve yaratıcılar,
Onlar için günlük yaşam ağlar üzerinden işliyor,
Yaratıcılığı destekleyen araçlara ilgi duyuyorlar,
Biz onlara asosyal diyoruz ama onlar bizden daha sosyaller,
Öğrendikleri bilgileri günlük yaşamlarına daha kolay entegre ediyorlar,
Öğrenme sürecinde görsellik, hareketlilik ve eğlence son derece önemli,
Estetik dış görünüm onlar için oldukça önemli,
Bireyselcilik onlar için ön planda,
“Sorumluluğun nedir?” denildiğinde; kendime karşı sorumluyum, hedeflerime ulaşma
sorumluluğum var diye cevaplandırabiliyorlar. ( geleneksel beklentiden farklı)
Onlara bir işi yaptırmak için işin mantığını anlatmanız yeterli. Bize yapıldığı gibi ağlayıp
yalvarmak gerekmiyor.
Savurgan değiller, ihtiyacı olanı ve işine yarayanı alma eğilimindeler,
Küresel olaylara hassasiyetle ilgi duyup faydalı ve iyimser olan herşeyi destekleme
eğilimindeler.
(OPUS,KIGEM,ComPose,T.CMEB,ResearchGate)
Şu anda Dünyanın en önde gelen büyük markaları, firmaları bile gelecek satış pazarlarını Z
kuşağının zevk ve tutumlarına göre uyarlamaya başladılar.

“Z Kuşağı” İçin Ebeveynler Ne Yapabilir?
Tüm bu özelliklere baktığımızda yaşları nedeniyle henüz yaşam biçimi, kişilik yapısı, ve
karakteristik gelişimini tamamlamamış Z Kuşağı için bizim yani ebeveylerin en doğru
yapabileceklerimiz;
Onları karşımıza almak yerine, birlikte yürümeli,
Olgun insan davranışı beklemek yerine, olgun insan gibi davranmalı,
Onlar için yol açmak yerine, yolunu açmasına izin vermeli,
Nasihat ve emir vermek yerine, iyi bir modelleme yapmalı,

Tutku ve yeteneklerini geliştirmeleri ve keşfetmeleri için uygun ortamlar sunmalı,
İlgi alanları konusunda bilgi sahibi olmalı ( hangi oyunu oyanadığı, hangi sosyal ortamı
kulandığı vb)
Yapabildikleri şeylere fırsat vererek o alanda derinleşmelerine müsaade etmeli,
Bize bir şey öğretmeye çalıştıklarında saygı göstermeli
Takdir etmeli,
İnanmalı,
Ve en önemlisi de onlara güven duymalıyız.
(OPUS,KIGEM,ComPose,T.CMEB,ResearchGate)

İnanıyorum ki onlarla; daha bütünleşik, barışçıl, yenilikçi, gerçekçi, yaratıcı, samimi ve daha
yaşanası güzel bir gelecek gelecek.
Hiç şüphesiz.