Gururun yerine utanç!
Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun “Gençlerin ülkeden ayrılması gurur verici” ifadesi, sadece bir kişisel görüş değil, aynı zamanda yönetimin halkına nasıl sırtını döndüğünün çarpıcı bir itirafıdır. Bu tür bir açıklama, yönetim anlayışının ve halk politikalarının sorgulanması gerektiğini ortaya koymaktadır.
Gurur, bir ulusun, bir toplumun refahını artırmakla ve gençlerin kendi topraklarında kalıp bu ülkeye değerli katkılarda bulunmalarıyla ortaya çıkar.
Ülkeleri bir arada tutan temel unsurlardan biri, gençlerin onlara umut veren bir gelecek bulabilmeleridir.
Ülkelerinin sınırları içinde kalmayı, kültürlerini yaşatmayı ve toplumlarına katkı sağlamayı arzu eden insanlar, aslında bir halkın gerçek zenginliğidir. Ancak mevcut durum, bunun tam tersidir. Gençlerin göçü, bir ülkenin geleceğinin göz göre göre yok oluşunu simgeler.
İnsanların kendi vatanlarını terk etmek zorunda kalmaları, sadece bireysel bir tercih değil; içinde bulundukları sosyal, ekonomik ve politik koşulların bir yansımasıdır. Yönetimlerin bu durum karşısındaki kayıtsızlığı, gençlerin yeteneklerini ve potansiyelini kaybetmenin ötesinde, bir ulusun onurunun ayaklar altına alınmasıdır. Bu, bir gurur değil, derin bir utançtır. Geleceğe bakıldığında, hatırlanacak tek şey kaybedilen nesiller olacaktır.
Bugün göz ardı edilen gençlerin, yarının liderleri, sanatçıları, bilim insanları ve girişimcileri olabileceğini unutmamak gerekir. Onların yurt dışında aradığı fırsatlar, aslında burada yaratılabilirdi.
Yönetimlerin görevi, gençlerin kalmasını sağlamak, onlara umut vermek ve potansiyellerini ortaya çıkarmalarına olanak tanımaktır. Bu verilen mesaj, ancak bir utanç kaynağı olmanın ötesine geçildiği zaman dönüştürülebilir.
Gençlerin kendi topraklarında kalabilmesi, hükümetin iradesine bağlıdır. Bu irade, sadece sözlerle değil, somut politikalarla desteklenmelidir. Aksi takdirde, geriye dönüp baktığımızda, anılacak tek şey, vatanlarını terk eden ve daha iyi bir gelecek arayışına çıkan kaybedilen nesiller olacaktır.
YAZIYA YORUM KAT