Burası bunları da mı görecekti.
Her şeyi yaşıyoruz bir de alışık olmadığımız şeyleri de yaşıyoruz.
Polis çevik kuvveti sokakta, silahlı, maskeli, adeta korkulu saatler yaratmış oluyor.
Bu ne kardeşim böyle?
Ne yapılmak isteniyor?
Bu şekilde silahlı teçhizatlı olmak, buralara yakışır mı?
Terör mü oldu?
Silahlar mı patladı?
Ne oldu?
Yapılan kuyumcu soygunun ardından bu şekilde polis huzur operasyonu düzenliyor.
Onların bu hallerini Lefkoşa sokakların da görünce hem panikledim, hem de bu yaşıma rağmen korktum da!
Bu şekilde sivil toplumun içerisine dalmak hiç de doğru değildir ve olamaz da!
Ne hal bu kardeşim sen polis olarak ne hakla beni korkutacaksın.
Sanki de toplumda suçlular bu şekilde teşhir edilir de silahlar ile sokaklara dalarak vatandaşın korkulu anlar yaşamasına kalkışacaklar.
Kim veriyor bu emirleri?
Verenler bu şekilde suçlu aramanın ne kadar yanlış olduğu gerçeğini ne zaman anlayacaklar çok merak ederim doğrusu.
Geçen sefer yine böyle bir operasyon yaptılar ve öğrenci olarak burada bulunan Nijeryalı gencine o korku dolu günü de yaşatmış oldular.
Buna polisin hakkı var mı?
Huzur operasyonu bu şekilde mi yapılır?
Açıkça yapılan insanlara korku dolu saatler yaşatmak demektir.
Bunları yapan polis teşkilatı o gün sokakta bulunan hasta bir insanın ölümüne bu şekilde sebep olmaz mı?
Bakınız benim elim ayağın tir tir titremiş oldu.
Hatta o gün şekerim bile taban yaptı.
Eğer ki o gün bana bu yaşatılan sözde huzur operasyonu denilen hareketten sonra bir şey olmuş olsaydı bunun hesabını kim, hangi polis müdürü ya da ona bağlı bakanlık hesap verecekti?
Yada toplumda yer alan herhangi bir vatandaşımız veya o küçücük çocukların bu şekilde korku yaşamaları, yada ani bir kalp krizi yaşamaları olmuş olsaydı.
Ne olacaktı bunun hesabı?
Bakan Ayşegül Baybars Katri mi verecek hesabını?
Yoksa Polis Genel Müdürü Manavoğlu mu?
Neyin hesabını verdiler de bunun hesabını verecekler?
Ne demek kardeşim bana o gün korku yaşatmak?
Huzur operasyonuymuş.
Böyle huzur mu olur?
Resmen huzurumuzu bozdular.
Hele de o polislerin ellerinde silahları ve  adeta savaş anı yaratmaya çalışmaları ne kadar da yanlış ve ne kadar da ilkel değil mi?
Ya kardeşim biz kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz.
Ortaçağ da mıyız?
Her şey teknoloji, her şey bilgisayar sistemi.
Ülkenin huzurunu ancak ve ancak oturduğunuz yerden kontrol ederek sağlayabilirsiniz.
Girişler ve çıkışlar ne güne duruyor.
Çok yazdık, çok söyledik.
Dilimizde tüy bitti.
Bu ülkenin huzuru operasyonlar ile değil, kontrol altında giriş çıkış yapılması gerekir.
Elini kolunu sallaya sallaya herkes içeriye alınmamalı.
Kapılar ne için yapılmıştır?
Tabi ki emniyet sağlamak için.
Sen devlet olarak bu kapılara bakacaksın.
Yok silahlı bir şekilde her aklın estiği zaman yollara dökülüp de operasyon yapacaksın.
Böyle şey olmaz.
Bu şekilde ülkede emniyet sağlamaz.
Her gün yine huzur kaçmış olur.
Güvende olunmaz. 
Sen evinin kapısına bakacaksınız.
Hem de dört tane göz açıp bakacaksın.
Yok bu şekilde küçük çocuklara sokakta dur çekerek kimliğin nerede diye hesap soracaksın.
Ve bir de sert bir şekilde bundan sonra kimliğini üzerinde taşıyacaksın diyeceksin.
Böyle huzur operasyonu mu olur?
Sen korkuyu değil, huzuru, güvenliği başından sağlamak için kapılara bakacaksın.
Huzur ve güven ancak kapılardan sağlanır.