İki ayrı devlet üzerinde çözüm, çözümsüzlük demektir!
Cenevre’de gerçekleştirilen gayrı resmi görüşmede Türkiye’nin ve buradaki işbirlikçilerinin istedikleri çözümün onlara BM ve AB tarafından verilmesi ya da tanınması kesinlikle mümkün değildir.
Türkiye’nin ortaya koyduğu 6 maddelik hedeflerin başarılı olmaması BM'nin KIBRIS konusundaki aldığı kararlarının arkasında durmasının gerçeğidir.
Kıbrıs'ta tüm ada halkının insan haklarını güvence altına alacak, iki toplumlu, iki bölgeli bir federasyon temelinde, Kıbrıs’ı birleştirecek bir çözümün bulunmasına hem BM'nin hem de AB'nin kararı vardır.
Masada iki devletlilik istemi Güvenlik Konseyi kararlarına ve AB’ye rağmen mümkün sayılacak değildir. Bunu Türkiye ve onun atanmış kayyumu başarabileceğini zannediyorsa mümkünü ve de hiç bir ihtimali yoktur.
BM, iki ayrı devletli çözümün mümkün olamayacağını Türkiye'ye ve onun işbirlikçilerine net olarak Cenevrede bildirmiştir.
Genel Sekreterin, BM tarafından belirlenen temelde bir çözüm olmaması durumunda, (Kıbrıslı Türklerin), uluslararası toplumdan izole bir şekilde yaşamaya devam edecekleri konusunda zaten net bir mesajı da Türkiye'ye ve onun Kayyumu Tatar'a verilmiş olundu.
Cenevre'de Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının çözümle ilgili kararların ve parametrelerin tersine herhangi bir müzakerenin Kıbrıs Türk tarafının egemenlik haklarının tanınmasına ve çözümün iki ayrı devlet varlığının tanınması yönünde hareket edilmesi açıkçası çözümsüzlüğü kalıcılaştırmak istedikleri de bir gerçektir.
Zaten Genel Sekreter, iki ayrı devletin Güvenlik Konseyi kararları ve parametreleri dışında olduğunu da belirtilmiş oldu.
Bu şekilde Genel Sekreter pozisyonunu koruyarak Türkiye'nin ve onun atadığı Kayyumu tarafının istenen çözümün BM ve AB tarafından kabul edilmesinin imkânsız olduğu yönünde açık ve de net mesajını vermiş oldu.
Bu bağlamda BM Genel Sekreterinin, Kıbrıs Türkü'nün ve Türkiye’nin istediği gibi referans koşullarının değişmesi yönünde Güvenlik Konseyine başvuramayacağı, amacın müzakerelerin Crans Montana’da kaldığı yönde devam edebilmesi için ortak bir zemin bulunması olduğu yönünde net bir mesaj verilmiştir. Bu da açıkçası gayrı resmi konferanstan Federasyon gerçeğinin bir kez daha vurgulanmış olmasıdır.
Çözümün ve de barışın yolu iki toplumlu iki bölgeli federasyon temelinde, vatanı birleştirecek, tüm Kıbrıs halkının insan haklarını güvence altına alacak ve AB müktesebatına dayalı bir çözüm bulunmasıdır.
Kıbrıs’ın AB üyesi bir devlet olduğu ve böyle kalacağı da bilinmelidir.
İki ayrı devlet üzerinde çözüm istemek aslında çözümsüzlüğe devam etmektir.
Çözümsüzlüğü kalıcılaştırmaktır.
Azalan nüfusumuzu daha da eritmektir.
Dolayısıyle federal çözüm ve barış isteyenler olarak buna asla müsaade etmemeliyiz.
Kaldı ki BM zaten Crans Montana’da kaldığı yönde görüşmelerin ilerlemesini ve devam edebilmesi için ortak bir zeminin bulunması yönünde olacağını açıkça dile getirip bildirmiştir.
Onun için iki ayrı egemen devlet diyerek, çözümsüzlüğü açıkça devam ettirerek, Kıbrıs türkünü kuzeyde bitirmek isteyenlere toplum olarak karşı durarak izin vermememiz gerekir.
Bunu da varlığımızın yok edilmemesi için yapmalıyız.
YAZIYA YORUM KAT