Bir dönem Türkiye'de kitap bulundurmak suç sayılırdı. "Yasak yayın bulundurmak" diye bir suç icat etmişlerdi. Bu suçtan onbinlerce insanı tutuklayıp mahkum etmişlerdi.

O dönemin bir bölümünde biz de Türkiye'de bulunduk. "Yasak yayın bulundurmak" en önde gelen korkumuzdu. Okuduğumuz kitapları anında zula yapıyorduk.

Zaman içinde Türkiye'de devir değişti, "yasak yayın bulundurma" şeklindeki suç tanımı kaldırıldı. Uzun bir süre kitap şuç delili olmaktan uzak tutuldu. Ancak, özgürlük ve demokrasi  vaatleriyle işbaşına gelen AKP iktidarı "yasak yayın bulundurma suçunu" yeniden uygulamaya koydu. Şimdilerde Türkiye'de, bulunduğunuz yerde veya üzerinizde AKP'yi rahatsız eden bir kitap varsa hayatınız kaydırılmaktadır.

Vaktiyle elini öpmek için kuyruğa girdikleri bir imam bozuntusuyla mücadele ettikleri bahanesiyle kitap yeniden suç delili haline getirilmiştir.

Bizim kuşak KIbrıslı Türkler, Fethullah ve onun tarikatıyla ilgili eni konu da olsa bilgi sahibidir. Bizim kuşaktan olup da solda duranların tarikatlarla ilgisi veya ilintisi olmak bir yana tümden karşı oldukları bilinmektedir. Bu bağlamda Fethullah Gülen tarikatına da karşıdır.

Sağ kanattan olan bizim kuşak Kıbrslılardan da pek tarikatçı çıkmadığı da bilinen bir şeydir. Kıbrıslı Türkler içinde sağda olmak dinci ya da ülkücü olmak anlamına gelmiyor. Genellikle liberaldirler.

Bildiğim kadarıyla Kıbrıs'ta "Yasak yayın bulundurma suçu" diye bir suç yoktur.

Ancak son zamanlarda basına yansıyan haberlere baktığımızda kitap bizim buralarda da suç delili olarak sayılmaya başlanmıştır.

"FETÖ yayını" diye isimlendilen yayınlar veya o yayınları içeren kitapları bulundurmak suç sayılır hale gelmiştir.

Bu akıl dışıdır.

Kitabı ve basılı herhangi bir yayını suç delili kabul etmek ancak faşist rejimlerde olur.

İçeriği ne olursa olsun, kitap kitaptır ve masumdur.

Karşısındakilere zarar veren fiili hareketler suç sayıla bilir. Kitap, içinde şu veya bu düşünceye yer veriyor diye tek başına suç işlemez.

Yapmayın beyler; ayıptır.