1. YAZARLAR

  2. Mehmet Davulcu

  3. KKTC laboratuvar gibi kullanıldı
Mehmet Davulcu

Mehmet Davulcu

Yazarın Tüm Yazıları >

KKTC laboratuvar gibi kullanıldı

A+A-

Türkiye medyasında dolaşan bir haber dikkatimi çekti. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulmak üzere hazırlanan bir yasa taslağından söz ediliyor. Yasa taslağının adı , "Su Kanunu Tasarısı Taslağı."

 Vakit ayırıp bilgi edinmeye çalıştım, ne varmış bu tasarının içinde diye. Edindiğim bilgileri ilginç buldum ve sizlerle paylaşmak istedim.

Bundan 2 sene önce bu konu Kuzey Kıbrıs'ta da gündemdeydi. Hararetli tartışmalara neden olmuştu. Türkiye ile KKTC arasında imzalanmış olan ekonomik programda (paket) Türkiye ile KKTC arasında bir su anlaşması yapılması öngörülüyordu. Bir anlaşma taslağı konmuştu bizim hükümetin önüne. Dönem CTP-UBP koalisyon hükümeti dönemiydi. 

Su anlaşmasına göre, Türkiye'den Kıbrıs'a getirilen su yapılacak ihaleyle özel şirkete devredilecek, su datımını ve parasının tahsilatını belediyeler değil o özel şirket yapacaktı. TC'den Kıbrıs'a getirilen suların dağıtımı için yapılan tüm boru hatlarının geçtiği yerlerin tapusu TC'nin üzerine yapılacaktı.  Bunlar yanında  Kuzey Kıbrıs'ın tüm su kaynaklarının yönetimi de ihaleyi kazanacak özel şirkete verilecekti. Ve daha bunlar gibi bir dizi ağır hükümler vardı o anlaşma metnin içinde. Ben o anlaşmaya "Sevr anlaşması" benzetmesi yapmıştım. Hala aynı görüşteyim.

Hükümetin CTP kanadı bu anlaşmayı imzalayıp imzalamamakta tereddüt etti. Muhalefetteki sol parti ve gruplar karşı çıktı. Ancak hükümet fazla dayanamadı ve dönemin Başbakanı Ömer Kalyoncu tarafından Mart 2016 tarihinde imzalanıp yürülüğe girdi. Bu anlaşmaya göre Kuzey Kıbrıs'taki tüm su kaynakları; yani kuyular, göletler, derelerde akan sular, yağacak yağmur suları ve kanalizasyon sularının yönetimi artık KKTC'nin değildir. Buna ilaveten denizden su arıtıp kullamak da yasaktır. Anlaşmanın süresi 30 yıldır.

Türkiye Devlet Su İşleri (DSİ) Türkiye'den gelen suyun sahibidir. Suyun dağıtılması için döşenen boru hatları ve gömülü olduğu toprağın da sahibi DSİ'dir. Bu anlaşmaya göre su kaynakları kullanma ve sulama olmak üzere ikiye ayrılacak ve bir yıl içinde ihaleye çıkılarak özel şirket veya şirketlere teslim edilecekti. İhale süreci tamamlanıncaya kadar kullanma suyunun dağıtımını belediyeler yapacak,  ihale tamalandıktan sonra belediyeler kendilerine ait su alt yapısıyla beraber su işini özel şirkete devredeceklerdi.Su anlaşması yürülüktedir, ancak takvimlenmesine tam olarak uyulmamıştır. Muhtemelen KKTC'deki milletvekilliği seçimleri yüzünden takvimde sapma olmuştur. Ancak yine muhtemelen çok yakında ihale konusu gündeme gelecektir.

Şimdilerde aynı konu Türkiye'nin gündeminde. Türkiye coğrafyası üzerindeki tüm su kaynakları açılacak bir ihaleyle özel şirket ya da şirketlere devredilecek. Yasa taslağı hazır sayılır. İktidardaki AKP bu hususta kararlı. Muhalefetteki CHP sert bir tutumla karşı çıkıyor. İlginçtir, AKP ile ittifak kuran MHP de karşı çıkıyor. Karşı çıkanların en fazla üzerinde durduğu husus ülkenin tüm su kaynaklarının özel şirket eliyle yabancı ülkelerin eline geçecek olması!

Aynı şeyleri 2016 yılında ben ve benim gibi birçok insan söylemiştik. Ancak, bizi Türkiye düşmanı olarak ilan etmişlerdi. Oysa ki bizim kaygılarımız gerçekçi kaygılardı ve bugün daha anlaşılır hale gelmektedir.

Burada bir serzenişte bulunmak istiyorum. 2016'da biz burada bu konuyla ilgili karşı çıkışımızı yükseltmeye çalışırken Türkiye'deki CHP ve MHP bizi duymazdan geldi. Umarım şimdilerde bizim ne demeye çalıştığımızı kavrayabilirler.

Bu yazımın amacı bir oh olsun demek değildir. Tersine, yaklaşmakta olan tehlikeye işaret etmektir. Türkiye'deki AKP iktidarı iki yıl önce Kıbrıs'ta bir laboratuvar deneyi yapar gibi deneme yaptı. Ülkenin tüm su kaynaklarını özelleştirdi. Şimdi aynı şeyi büyük ölçekli olarak Türkiye'de yapmaya hazırlandı.

Türkiye'nin su kaynakları özelleştirildiğinde, iddia ediyorum ki çok kısa süre içinde yabancı şirketler aracılığyla emperyalist ülkerrin eline geçmiş olacak. Tabii ki Kuzey Kıbrıs'taki tüm su kaynakları da beraberinde. Unutmayın ki, KKTC'deki tüm su kaynakları artık DSİ'nin malıdır. Türkiye'deki su kaynakları da DSİ'nin malıdır. Özelleştirildiğinde DSİ'nin malları olan TC ve KKTC'deki su kaynakları özelleştirilmiş olacak.

Yakındır; bütün TC ve KKTC su kaynakları Suudi Arabistan ve ABD ortaklı veya benzeri bir şirketin elinde olabilir. Dün bana ve benim gibi su kaynaklarının özelleştirilmesine karşı çıkanlara "Türkiye düşmanı" diyen ucuz gahraman sözde milliyetçilerin kulakları çınlasın.

Bir kez daha yineliyorum: Su insan haklarındandır, asla özelleştirilmemelidir.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.