Maaş artışları ve ekonomik adaletsizlik!
Ülkede üst düzey bürokratlar ve milletvekillerinin maaşlarının Avrupa Birliği (AB) standartlarının çok üzerinde olması, ekonomik adalet açısından ciddi bir tartışma konusu haline gelmiştir.
Örneğin, bir üst düzey bürokratın 200 bin TL (yaklaşık 7 bin Euro) üzerinde maaş alması ve milletvekili maaşlarının da 8 bin Euro civarına ulaşması, asgari ücrette yapılan artışlarla oldukça çelişkili bir tablo çizmektedir.
Bu durum, toplumun geniş kesimlerinde derin bir huzursuzluk yaratmaktadır.
Asgari ücretin artırılması, işçi sınıfının yaşam standartlarını iyileştirmek amacıyla yapılırken, hükümetin ve bürokrasi kesimindeki maaş artışları, kamu kaynaklarının kullanımında adaletsizlik hissini pekiştirmektedir.
Hükümet, asgari ücrette yaptığı düzenlemelerle ekonominin düzelmeye başladığını savunsa da, bu durumun doğru bir yansımaması mümkündür.
Ekonomideki düzelmenin temel göstergeleri sadece asgari ücret artışlarıyla ölçülmemelidir. Diğer birçok faktör, ekonomik sağlığı belirleyici unsurlar arasında yer almaktadır.
Asgari ücrette yapılan artışlar, enflasyon oranları göz önüne alındığında, işçilerin alım gücünün ne ölçüde arttığını sorgulatmaktadır. Eğer enflasyon, maaş artışlarından daha hızlı yükselirse, bu artışlar yalnızca nominal bir değer kazanımından öteye geçmeyecektir.
Üst düzey maaşlarda yaşanan artışlar, gelir eşitsizliğini tetiklemekte ve itibara dönüşmemektedir.
Ekonominin düzelmesi, bütün hanelere eşit bir şekilde yansımazken, bu durum toplumda derin bir yarılma yaratmaktadır.
Ekonomik iyileşmenin ön koşullarından biri, kamu hizmetlerine yapılan yatırımlardır. Eğer hükümet, ele aldığı ekonomik planlamada sosyal hizmetlere yeterince kaynak ayırmazsa, asgari ücret artışlarının önemi de azalacaktır.
Sonuç olarak ülkede asgari ücret artışları, işçi sınıfının insani ihtiyaçlarını karşılamak için kritik bir adım olarak görülse de, üst düzey maaşların yüksekliği ve eşitlik ilkeleriyle çelişkili olması, ekonomik düzeltme çabalarına gölge düşürmektedir.
Ekonomide sürdürülebilir bir iyileşme sağlamak için, hem kamu kesimindeki maaş yapısının gözden geçirilmesi, hem de sosyal adaletin sağlanması gerekmektedir.
Hükümetin bu zorlu dengeyi sağlaması, sadece ekonomik istikrar açısından değil, aynı zamanda toplumsal huzurun devamı için de kritik bir öneme sahiptir.
Ama maalesef hükümet bunu yapmıyor.
Bu dengeyi sağlamıyor.
Hükümet, toplumsal huzursuzluk yaratmaya hep devam ediyor.
Bu huzursuzluğun arkası da hiç iyi değildir onuda belirtmiş olalım.
Ardından daha büyük şeylerinde patlak vereceği de kesindir.
Peşinen belirtelim, böyle bir gidişat toplumda sosyal patlamayı yaratmış olacaktır.
YAZIYA YORUM KAT