Barış dediler şu anki duruma...
Oysaki barış söz konusu değildir.
Burada ateş kes var.
Barış değil!
Silahların...
Muhimatların...
Tankların...
Topların...
Askerlerin...
Toplandığı yerdir işte...
Hayır, burada barış değil, ateş kes var!
Her an ne olacağı belli olmayan durum var!
Muhimmat kaynıyor her bir yanımızda!
Bastığımız toprakta her an bir bomba patlaması mümkün!
Her bir yanımız askeri alan...
Adım başı asker, silah...
Patlayan bomba...
Ve bunun adı barış olacak...
Neden doğruyu telaffuz etmiyoruz ki...
Bal gibi de burası tellerle ya da telsiz çevrilen askeri üs gibidir işte!
Neden bunun adını doğru koymuyorlar...
Neden illede barış diyorlar...
Ben burası savaş yeridir diyorum...
Her an patlayan bombaların yeridir diyorum...
Barış ve özgürlük bayramı kutluyorlar...
Her yıl...
Hani barış?
Nerede?
Silahların olduğu yerde barış mı olur?
Bakın patlayan bomba yüzünden bir minik yavru gidiyor...
Ve siz burada barış ve özgürlük var diyeceksiniz...
O çocuğun özgürlüğü nerede şimdi?
Toprağın altında yatıyor o küçücük bedeni...
Suçlu o çocuk mu?
O oyun oynaması gereken, dünyası onun bu şekilde olan yavru bu şekilde can verecek...
Halen susuyoruz...
Hiç bir tepki koyan çıkmıyor...
Bu çocuğun hesabı ne olacak diyen çıkmıyor.. 
Can gidiyor can...
Savaş değil, o ki burada barış ve özgürlük var dedikleri yerde bu çocuk gidiyor...
Düşman kurşunu değil, bu her bir yanımıza kadar inen askerin kurşunudur...
Tatbikat alanları bitmiyor...
Her yer tatbikat yeri.. 
Her ovada beklide bu şekilde patlayacak bombalar var.. 
Kim verir bunun hesabını...
Hangi asker?
Giden gider.. 
Ölen ölür...
Ne umurlarında...
Her yer bomba...
Her yer silah ve asker...
Burada barış ve özgürlük var diyorlar...
Peki o sizin mühimatınızla ölen çocuk, o ne olacak?
Söyleyin ne olacak?