Ülkemizde yaşananları birlikte yaşayıp görmekteyiz.

KKTC’yi bizlerin yönetmediğini da iliklerimize kadar hissetmekteyiz.

Tüm yer altı ve yer üstü kaynaklarımızın kontrolü bizde değil.

Sermaye dengesi ile nüfus dengesi her geçen gün Kıbrıs Türkünün aleyhine çalışmaktadır.

Halkımız bu durumdan şikâyetçi olsa da bizi yönetttiğini zannedip da gerçekten yönetilenle ve onların ganimet, makam, mevki ve bilumum menfaat karşılığı onlara biat edenler her geçen gün gerçek yönetenlerle birlikte bizi yok etmektedirler.

Son zamanlarda özellikle son seçim sonrası 20 yılı aralarında bölüşerek yönetilenlerden aldıkları talimatlarla bizi yönetenler şimdi de aralarında bir yarışa başladılar.

Bir taraf bize Türkiye ne derse onu yaparız diyenler. Diğer tarafta da onlar KKTC’yi yönetemez biz gelirsek her şeyi düzeltiriz diyenler.

Bir taraf arkasını Sermayeye, Kumarhaneler, Bankalar, Üniversiteler ve kısmen da arkasındaki sendika ve sivil toplum örgünlerine ve müşavirlerine dayamış.

Diğer taraf da başta sendika ve sivil toplum örgütleri ile atadığı müşavir ordusuna. İktidar dönemlerinde yarattıkları sermayeye dayamışlar.

İki tarafın da ortak noktaları ‘’KKTC’de ne askeri ne de sosyal ve ekonomik işgal olduğunu’’reddetmeleri.

Her iki taraf da talimatla yönetmeye hazır ama biri çenesini düz taraftan diğeri da ters taraftan tutarak bizi yanıltmaya çalışıyorlar.

Sözde birbirlerine saldırarak tabanlarını da kemikleştirmenin da yarışı içindeler.

Gündemi da bu saldırılarla belirlemektedirler.

Bu iki tarafın dışında kalanların sesinin çıkmaması için da her türlü mücadeleyi birlikte yürütmektedirler.

Her ikisinin da müşterek başardığı şey ülkeyi gerçek yönetenler karşı yapılan eylemde her ikisinin müştereken arkasını bu kitleye dönmesidir.

Selma Eylem’e karşı çıkan kişi dün de Güney Kıbrıs'tan davetli olan POGO Kadın Örgütü yetkilisinin konuşmasında işgal bölgesi ifadesine katılmadığını bunu kabul etmeyeceklerini ve CTP nin de bu düşünceye sahip çıkmayan bir parti olduğunu dile getirdiğini de söylemesi tesadüf değildir.

KKTC’de gerçekleri reddetmek her iki tarafın müşterek noktasıdır.

Bu nedenle Ciğerci Ahmet rahmet istedi ‘’Fasulyanın yahnisi gitti geldi aynisi’’