Ben bu deyişi yaşayarak öğrendim.

Yıllardır hep adada çözümü ve Kıbrıs Türkünün geleceğinin bu çözüme bağlı olduğunu, gerçekleşmezse ya ölerek ya da göç ederek tükeneceğimizi savundum.

Gerçekte durum böyle mi?

Hayır gerçek durum maalesef çok çok farklı. Her şeyden önce bulunacak çözümün bir referandumla karşılıklı olarak iki toplum tarafından kabullenilmesi gerekir.

Annan planı referandumunda Rumlar HAYIR dedi. Bu gün hala daha çözümü savunan AKEL ise bu hayıt’ın baş mimarı oldu. Temeldeki hayır gerekçesi Rum halkının zenginliğini bu kadar çok kazanımları varken Türklerle paylaşmak istememeleri idi.

Tür4k tarafının EVET’İnin iki ana nedeni vardı

1-  Gerçekte çözümü isteyen ve geleceğin bu çözüme bağlı olduğuna inananlar

2-  Taşıma nüfus ile her dönemde Tayyip beyin yanında yer alan ve onun teşvik ile sırf AB ile doğrudan görüşme tarihini almak için evet diyen nüfus.

Geçen yıllar itibarı ile durum öyle mi? Hayır.

1-  Artık Türkiye’nin işine evet demek değil hayır demek yarar.

2-  Ganimet zenginleri Rolex marka saat dâhil yüzme havuzlu villalara sahip olan, Milyarca yabancı parayı yurt dışına kaçıran zenginler.

3-  Evlerinde oturup milyonlarca maaşı cebe indirenler.

4-  Çözümü savunan partiler içinde da yer bulan bu sonradan görme zenginler.

5-  Hükümetçilik oyunu ile halkı sömürenler.

Artık çözüm istemiyorlar ve hepsi da Türkiye artık iki devletli çözümü’’istiyor talebinin arkasına saklandılar.

Yukarıdaki koşulları değiştirmek artık mümkün değil.

Biz gerçek çözümü savunanlar her geçen gün azalmaktayız. Her gün camilerde okunan selalar bunu gösteriyor. Ne gariptir ki bu ölen Kıbrıs Türkünün yerine her yıl çözüme hayır diyecek ortalama 2500 vatandaş yaratılıyor.

En geç 2030 yılında artın tamamen değişecek nüfus yapısı içinde gerçek çözümü savunacak kitle neredeyse %5’i geçmeyecek.

Çözüm konusunda biz ölü gözünden yaş beklemekteyiz.

Çözüm ancak uluslararası arenada mücadele etmekle mümkün olur. Çözümün yeri kesinlikle Meclis değil Uluslar arası alan ve sokaklardır. Bunu bilin.