Ortam'ın önceki günkü manşeti "Oyun içinde oyun" başlığı taşıyordu.

Bizans'a taş çıkartacak gelişmeler yaşınıyor memleketimizde.

Bugünkü adıyla İstanbul olan şehir, vaktiyle Kostantinopolis'ken Bizans İmparatorluğunun Başkentiydi. Bu imparatorluk zamanla küçülerek şehir devlet haline alır ve 29 Mayıs 1453 tarihinde  Osmanlı İmparatoru II. Mehmet (Fatih) tarafından zaptedilerek bu devlet son verilir.

İşte bu Bizans şehri Kostantinopolis'te öyle siyasi oyunlar oynanırmış ki, "Bizans entrikası" deyimi buradan geliyormuş.

Nedir bu entrika denen şey bir de ona bakalım. Sözlükteki anlatını şöyler: "Bir işi sağlamak ya da bozmak için girişilen gizli çalışma, oyun, dolap, düzen, dek, desise, hile"

Diyeceğim o ki, bizim buraları da bir zamanların Bizans'ından pek farklı değil.

Baksanıza yapılanlara!?

Başbakan Özgün ani bir kararla, ana muhalefetteki CTP'ye "erken seçim tarihi belirle, açıkla, biz kabul edeceğiz" diye mesaj gönderiyor. CTP Başkanı da çar naçar "7 Ocak 2018" diyor. CTP'nin Genel Başkanı'nın Başbakan'ın bu çağrısı karşısında yapacak başka bir şeyi var mıydı?

Yoktu elbette.

Ne diyecekti yani, "yok, biz erken seçim istemeyiz" diyecek hali mi vardı!? Bir tarih belirleyip önermek zorundaydı. Öyle de yaptı zaten. Bunun kahramanlıkla falan ilgisi yok. Mecburiyetten yaptı.

Peki, Başbakan CTP Genel Başkanı'na bunu neden yaptırdı acaba?

Bu konuda rivayet muhtelif. Bunlardan en önde geleni şu; UBP içinde bazılarının "üst akıl" diye kot isim taktıkları eski Genel başkan, bir hareket planı hazırlamış ve bunu uygulamaya koymak üzereymiş. Bu plana göre, DP hükümetten çekilip hükümetin düşmesini sağlayacak, sonra da CTP-DP  bağımsızların desteğiyle sözde " seçim hükümeti" kuracak. Böylelikle Özgürgün Başkanlığındaki UBP seçime hükümetten düşmüş olarak girecek. "Üst akıl"a göre bu seçimde Özgürgün İrsen beyin akibetine mahkum edilecek ve sonrasında UBP yeniden diyazn edilecek...

Başbakan Özgürgün bu oyunu görmüş ve oyuna oyunla karşılık vermiş. Kısacası, CTP'yi erken seçime mecbur bırakmakla kalmamış, kendi partisi içinde "üst akıl" ile birlikte hareket edenleri bundan cayıp kendisi ile birlikte hareket etmek zorunda bırakmış gibi görünüyor.

Sözde bağımsızlar destekli UBP-DP hükümetinin 2018 Mali Bütçesini Meclisten geçirmekte sorun yaşayacağını herkes biliyordu. Çünkü bütçe sözde bağımsızların ellerindeki son kozdu. Bütçe Meclisten geçmeden UBP'den aday gösterileceklerine dair sözün yerine getirilmesini istiyolardı. Bu sözün tutulmamasından endişeliydiler.

Etraftaki dedi kodulara bakılırsa o sözler tutulmayacaktı zaten. Sn. Özgürgün bunlara UBP listelerinde yer vermek niyetinde değildi.

Bağımsızlar destekli UBP-DP hükümetinin mimarı "Üst akıl'dı. Bağımsızlara verilen sözün kefili de o'ydu. Sözler tutulmazsa "Üst akıl" saygınlığı kaybederdi.

Kısacası, durum bu merkezdeydi.

Bu hikayede CTP Genel Başkanı Erhürman'ın nerede durduğu pek açıklığa kavuşmadı.

Yani, "üst akıl prejesi"yle ilgili olarak oyunun kurcularından biri miydi, yoksa sadece oyuncu muydu pek anlaşılamadı. Yoksa, her iki oyunun da içinde miydi, o da net değil.

Sonuçta görülen odur ki, oyun içinde oyun oynanmaktadır.

Bugün bakıldığında "üst akıl projesi" yatmış gibi görünüyor. Ancak "üst akıl" denen şahsiyeti tanıyanlar buna şüpheyle bakarlar sanırım.

Bence biraz daha beklemek lazım. Daha kimin üstün geleceği pek belli değil.

Kuşların ötüşünden anlaşılan daha oynanmamış kozlar var.

Şimdilik anlaşılamayan HP'nin bu, oyun içinde oyunlar dizisinin neresinde olduğudur.

Yakındır, anlaşılacak gibi duruyor.