Pandemi döneminde bağımlılar çok daha tehlikeli ve ucuz kimyasallara yöneldi
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Kontrol Kurulu 2020 Raporu’nu açıklayan Prof. Dr. Sevil Atasoy pandemi döneminin uyuşturucuyla mücadeleyi olumsuz etkilediğini belirterek “Kaçakçılık yol yöntemleri değişti."
Prof. Dr. Sevil Atasoy "Bağımlı oldukları maddeyi bulamayan bağımlılar, yerel laboratuvarlarda üretilen tehlikeli ve ucuz kimyasallara yöneldiler” dedi.
Uyuşturucunun kimleri en çok etkilediği, pandemi koşullarının uyuşturucuyla mücadele üzerindeki etkisini, Kovid-19’da hangi bağımlılık türlerinin arttığını ve bu sürecin yasadışı uyuşturucu piyasaları üzerindeki etkisini irdeleyen Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Kontrol Kurulu (INBC) 2020 Raporu açıklandı.
Raporun açıklandığı basın toplantısında konuşan Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan raporda madde bağımlısı yaşlılar konusuna vurgu yapıldığını belirterek “Bu konunun ciddi şekilde ön plana çıkarılması çok önemli. İlgili istatistiklere baktığımızda gerçekten 65 yaş üstü kişilerin madde kullanım oranının küresel olarak arttığı, Kovid-19’un bunu hızlandırdığı görülüyor. Şu an 65 yaş üzeri olan dünyadaki kişi sayısı 103 milyon iken; bu rakam 2050 yılında 1.5 milyara çıkacak. Bu sadece yüksek gelirli ülkelerin gerçeği değil. Bu orta ve düşük gelirli ülkelerin de gerçeğidir” dedi.
‘Küresel ‘yalnızlık krizi’ geliyor, bu madde kullanımını tetikliyor’
Yaşlıların madde kullanımına yönelmesinin en önemli nedeninin yalnızlık olduğuna işaret eden Tarhan “İngiltere’de 2018’de yalnızlık çalışması yapıldı. Bu çalışmada 75 yaş üstü bireylerin yüzde 27’sinin yalnızlık çektiği tespit edildi. Ayrıca yalnızlık yaşayan kişiler madde kullanmaya daha yatkın olurlar. Küresel olarak ‘yalnızlık krizi’ geliyor. 2018’de İngiltere, ‘Yalnızlık Bakanlığı’ kurdu. Geçtiğimiz hafta da Japonya bakanlık kurdu. Eğer Türkiye olarak önümüzdeki 10 yıl içinde ‘Yalnızlık Bakanlığı’ kurmak istemiyorsak şimdiden önlemini almamız gerekiyor. İleri yaştaki insanların yalnızlaşmasına karşı ve madde kullanma ihtiyacı hissetmemesine dair çalışmaların yapılması lazım” diye konuştu.
‘Pandemide ileri yaştaki kişiler antidepresana başladı’
Bilimsel araştırmaların küresel eğilimleri gösterdiğini söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Ülkemizde de araştırma yapılsa büyük ihtimal eğilimlerle ilgili ipuçları çıkacaktır. Akademisyen olarak kendi tecrübemizle ileri yaştaki kişilerin antidepresana başladığını, kompanse Alzheimer’ların dekompanse hale ve kendi işini göremez hale geldiklerini pandemi döneminde gördük. Kovid-19 maalesef günümüzün gerçeğidir” dedi.
‘Küresel pandeminin oluşturduğu yalnızlık ve psikiyatrik hastalıklar pandemisini ciddiye almamız lazım’
Prof. Dr. Tarhan, pandemi sebebiyle artan yalnızlık ve psikiyatrik hastalıklara dikkat çekti:
“Kovid-19’a şu an ‘Great Reset’ deniyor. Dünya küresel ve büyük bir resetleme yaşıyor. Dünya ve toplumlar kendini resetlemek zorunda. O yüzden ‘Great Reset’ kavramını muhakkak politika belirleyicilerin göz önüne alması gerekir. Biz toplum olarak gençlerimiz ve ileri yaşla ilgili özellikle küresel pandeminin oluşturduğu yalnızlık ve psikiyatrik hastalıklar pandemisini ciddiye almamız lazım. Great Reset’i yapmazsak eğer böyle durumlarda küresel hastalığın nesnesi olacağız. Halbuki biz özne olmalıyız ve hastalık bizi değil biz hastalığı yönetmeliyiz. Bunun için de muhakkak politika belirleyicilerin proaktif olması gerekiyor.”
‘Yaşlılar gençlerden çok daha kolay uyuşturucuya erişebiliyor’
İleri yaştaki bireylerin madde bağımlılığı ile ilgili programların öne alınması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Türkiye’de bizim klinik gözlemlerimizde ileri yaşta alkolün sosyal içicilikten öte kullanımı olduğunu görüyoruz. Hatta ilginçtir gençlerin sorunu olarak görülen uyuşturucu ve keyif verici, yasal amaçların dışında kullanılan maddelerin ileri yaştaki kişiler tarafından entelektüel ilişkileri nedeniyle çok rahat elde edilip kullanıldığını görüyoruz. Antidepresanlar ve antibiyotik ilaçların bağımlılık yapma derecesinde kullanıldığını görüyoruz. Küresel olarak pandeminin ileri yaştaki bireylerin sorunlarını, gençlerden daha çok tetikleme riskinin yüksek olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu.
‘Kovid-19 sadece hastaneleri değil, uyuşturucu piyasasını da etkiledi’
Pandemi döneminde ülkelerin ilaçlara ulaşımının zorlaştığını ve bu durumun yasadışı kimyasalların satışını artırdığını söyleyen Tarhan “Bu nedenle Kovid-19 sadece hastaneleri etkilemedi, uyuşturucu piyasasını da etkiledi. Ucuz kimyasalların kullanımı, karanlık web alanlarının bu konuda aktif olması, aşırı doz nedeniyle ölen insanların artması ve esrarın tıbbi medikal amaçların dışında kötüye kullanıldığını görüyoruz” diye konuştu.
‘Yaşlı kişilerin madde bağımlılığı küresel bir sorun haline geldiği halde, hükümetler bu konuya yeterince eğilmiyor’
Tarhan’ın konuşmasının ardından Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Kontrol Kurulu (INBC) 2020 Raporu’nun ayrıntılarını açıklayan Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı, 2005-2010 ile 2015-2022 dönemleri Birleşmiş Milletler (BM) Uyuşturucu Kontrol Kurulu Üyesi ve önceki Başkanı Prof. Dr. Sevil Atasoy, raporun bu seneki temasının ‘madde bağımlısı yaşlılar’ olduğunu belirtti. Dünyadaki yaşlı nüfusunun 2050 yılında ikiye katlanacağını söyleyen Atasoy “Yaşlı kişilerin madde bağımlılığı küresel bir sorun haline geldiği halde, hükümetlerin yeterince bu konuya eğilmediğini belirtiyor, gerek gençlik yıllarında maddeyle tanıştıkları için bu davranışlarını sürdürenlere, gerekse pek çok neden yüzünden ileri yaşta madde bağımlısı olanlara yaşlılara özgü tedavi programlarının geliştirilmesi gerektiğinin altını çiziyoruz” dedi.
‘Pandemide kaçakçılık yöntemleri değişti, maske, eldiven ve dezenfektan kullanıldı”
Pandeminin kaçakçılık yöntemlerini de etkilediğini belirten Atasoy, “Kaçakçılık yöntemleri farklılaştı. Postayla ya da paket hizmetleriyle ya da eve yemek servisleriyle hatta maske, eldiveni, dezenfektan içine konarak sanki maske ithal ediyor ya da ihraç ediyormuş gibi dezenfektan içinde uyuşturucu kaçakçılığına tanık olduk. Sosyal medya uyuşturucuya erişimde ve satıcılarla alıcıları bulmakta bir önemli mecra oluşturdu. Tabii ki internetin gördüğümüz kısmının çok daha büyük bir kısmı dark net karanlık web diye adlandırdığımız bölümünde hem uyuşturucu imalatındaki hammaddelerin alış satışını hem de bağımlıların maddeye erişimini çok daha yaygın bir biçimde yürütüldüğünü saptadık” dedi.
‘Türkiye yılda 10 bin litreden fazla anhidrit yakalayan az sayıdaki ülkeden biri’
Atasoy Türkiye’nşn uyuşturucuyla mücadelede liderliği bulunduğunu söyleyerek “Anhidrit her şeye rağmen eroin eldesinin başlıca kimyasalıdır. Olmadığı takdirde geleneksel yollarla ucuz bir biçimde eroin elde etmek mümkün olmaz. Türkiye yılda 10 bin litreden fazla anhidrit yakalayan az sayıdaki ülkeden biridir. Aynı şey 2021 yılında da oldu. Muhtemelen kendi rekorumuzu 2021’de egale etmiş olacağız” dedi.
‘Türkiye, en fazla eroin yakalayan üçüncü ülke’
Türkiye’nin dünya genelinde en fazla eroin yakalayan ülkeler arasında İran ve Afganistan’dan sonra üçüncü sırada olduğunu kaydeden Atasoy, “Doğal olarak üçüncü sırada çünkü Afganistan’dan çıkan eroin İran üzerinden ülkemize geliyor ve oradan da Avrupa’ya geçiyor. Ancak şurası muhakkak ki pandemi sırasında Balkan yolu yani Afganistan’dan çıkan, Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçen ünlü Balkan yolu kullanılmaya devam etti ve Afganistan İran Türkiye ve Balkan ülkeleri hattı üzerinde çok sayıda eroin yakalaması da bunu da kanıtlar oldu” dedi.
Atasoy pandemi kısıtlamalarının ruh sağlığı sorunlarıyla, madde bağımlılarının tedaviye erişiminde sıkıntılar yaşanmasına sebep olduğuna işaret ederek “Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre en az 40 ülkenin hastaları ilaca ulaşamadı ve hayati tehlikeyle karşı karşıya kaldı. Özellikle eroin bağımlılarının tedavilerinde yaşanan aksaklıklar onları yoksunluğun ıstırabı ile baş başa bıraktı, başka kullanıcılar ile enjektör paylaşmalarına ve HIV yayılmasına neden oldu” dedi.
‘Bağımlılar pandemide daha tehlikeli uyuşturucuya yöneldiler’
Kovid-19 pandemisinin yasadışı uyuşturucu piyasalarını da etkilediğini kaydeden Prof. Dr. Sevil Atasoy, “Birçok ülkede, güvenlik güçlerinin mücadelesini aksattı, kaçakçılık yol ve yöntemlerinin değişmesine neden oldu. Bağımlı oldukları maddeyi bulamayan ya da artan fiyatı ödeyemeyen bağımlılar, genellikle yerel laboratuvarlarda üretilen çok daha tehlikeli ve ucuz kimyasallara yöneldiler” dedi.
HABERE YORUM KAT