Romantik İlişkiler
İyi haftalar sevgili okurum, bu ve iki haftalık konumu şimdiden belirlemenin heyecanı ve mutluluğuyla yazıyorum. Konum romantik ilişkiler, aslında hayatımızın en temel taşlarından biri. Romantik ilişkiler deyince akla üç sürecin geldiğini belirtmeliyim bunlar; başlama, sürdürme ve bitirme dönemidir. Ben bu hafta sizlere başlama sürecinden bahsetmek istiyorum.
- Bizim için kim çekici ?
Öncelikle bize benzeyen, bizim gibi davranan, bize uygun olan insanları seçmek istiyoruz. Daha sonra karşımızdaki kişinin becerilerini anlıyoruz. Onu daha yakından tanıyoruz. Değerlerini, inanç sistemlerini görüyoruz. Onlar da bize uyuyorsa daha da yakınlaşıyoruz. Ondan sonrasında ilişki daha da yakınlaştıkça derinleşiyor. Yakınlaşmanın tek yoluda kendini ifade etmektir. Duygularımızı,isteklerimizi ve ihtiyaçlarımızı ifade etmek ilişide bizi birbirimize iyice yakınlaştırır.
- Üç temel ihtiyaç ; Sevgi,saygı ve güven
İnsan ruhunu bir hücre gibi düşünürsek üç temel ihtiyacının olduğunu söylemek mümkün. Sevgi,saygı ve güven. Yani bu hücre(kişi) bu değerleri yeterince alıp verebiliyorsa ‘hayatından mutludur’ diyebiliyoruz. Bu bahsettiğimiz sevgi,saygı ve güveni bir katman olarak görebilirsek, üstünde bir katman daha var. Daha manevi seviyelerden olan; anlam ve yaşama sevinci. Eğer yeterince sevgi,saygı ve güven alıp, verebiliyorsak dengedeyiz. Yaşadığımız anlamlı geliyorsa, yaşama sevincimiz varsa, ruh halimizin dengede olduğunu anlayabiliriz. Sevgi ihtiyacı sadece sevmek, sevilmek değil aynı zamanda ait olmakla birlikte geliyor. İnsan sevilebilir olduğunu anladığı zaman, seveni bulması daha da kolaylaşıyor.
- Mutlaka duygusal bir ilişki içinde olmalımıyız? Şart mı ?
Hayatta yol almak için aslında ihtiyacımız olan üç temel besin maddesinden biri sevgi. Hepsi değil ama önemli bir tanesi olduğunu söylemek mümkün. Onuda ilişkiler içinde sağlayabiliriz. Mesela çevremize ‘ilişkiye ne gerek var? zaten hayat böyle güzel..’ diyen insanlar vardır ama şunu unutmamak gerekiyor ‘benim ihtiyacım yok’ derken aslında ihtiyacımız olan sevme,sevilmeyi ihtiyacınızı reddediyoruz ve bu hayatımızı negatif yönden etkiliyor.
- İlişkiye başlamada bizi korkutan nedenler nelerdir ?
-Reddedilme Korkusu ; İlişkileri kısıtlayan,ket vuran etmenlerden bir tanesi reddedilme korkusudur. Bazı insanlar için önemli olmasada bazıları için can alıcı noktadır. Dolayısıyla eylem almamızı yani ilişkiyi başlatmamızı engelliyor. Reddedilme olasılığı varsa kesinlike o topa girmiyoruz, voleybolda olduğu gibi karşılıklı kibarlıkla top yere düşüyor.
-Adını Koyalımcılık ; İlişkilerde soğuma mekanizması kuşkuculuk mekanizması olarak adlandırılır. Karşıdakinin niyetini sorgularken, ‘niyetin ciddi mi?’ gibi tekrarlayıcı sorular içerisinde birey aniden kendini bulur. İlişki sağlamlaşana kadar oluruna bırakmakta yarar olduğunu unutmamak gerekir. Karşı tarafın üzerinde baskı kurmak doğru bir hareket değildir. Adını koyalım zamanlaması çok önemli, her iki tarafında hazır olması temel etken, eğer bir taraf hazırsa ve diğeri hazır değilse ilişkide problemler görmek mümkün. Siz hazırsanız ve bunu dile getirdiğinizde karşı taraftan evet ama daha zamana ihtiyacımız var cevabını almak sizin kalbinizi kırabilir. Doğru zamanı bekleyin, acele etmeyin.
-İlk adım karşı taraftan gelsin ; Ben ne kadar istekli olduğumu belli etmeyim, çünkü o zaman küçük düşmüş olurum, toplumsal kriterlere uygun hareket etmemiş olurum. Biz bu durumu kısaca ‘naz’ olarakta adlandırabiliriz. ‘Naz yapmazsam; beni hafif bir kadın, hafif bir erkek olarak görür’ anlayışınıda unutmamak lazım.Naz yapmak evet belirli bir yere kadar kabul edilebilir bir durum olarak gözlenebilir ancak unutmamak gerekirki fazla nazda aşık usandırır.
-Kankalık ; İlişki arkadaşlık ile başlayıp romantik bir ilişkiye dönüşebilir mi ? Eğer kankalardan bir tanesi karşı tarafa duygu besliyorsa ancak fedakarlık yapıp arkadaşlığını kaybetmemek için susuyorsa burada da problem olduğunu söylemek mümkün. Bence burada ihtiyaç olan tek şey cesaret. Toplum olarak genelde negatif düşünüyoruz bunu pozitife çevirmek yine bizim elimizde olan bir durum. Belki karşı tarafta senden hoşlanıyor ancak senin gibi düşündüğü için oda susuyor ve duygularını kendi içinde yaşıyor. Bu ihtimali de düşünmekte yarar var. Bir durumu düşünürken sadece negatif yönünü değil pozitif yönünü de düşünmekte fayda var.
- İlişkide açık ve net olun ; Net ve açık olalım. Niyetimizi belli edelim. Alabileceğimiz her türlü yanıtı da göğüslemeye hazır olalım. İlişkide açık ve net olmak size birşey kaybettirmez aksine ilişkiyi kendiniz olarak sürdürebilme şansını yakalarsınız.
- Doğru zaman, yanlış insan yada tam tersi doğru insan yanlış zaman ; hiç başınıza geldimi bu durum? Bence ilişkinin başlama evresinden bahsediyorsak bu kavramıda ele almalıyız. Yaşamımızın bir köşesinde illaki bu durum yakalamıştır bizi, savunmasız kaldığımız o zamanda ne yapacağımızı şaşır düşünürken buluruz kendimizi.. aslında şartları belirlemek bizim elimizde gibi görünürken bazen bu durum tam tersine dönüşebilir. Ben genelde böyle durumlarda bir liste yapmayı öneriyorum, önünüze bir kağıt ve kalem alın (çoğu insan buna üşeniyor, söyledim ya zaten size diyor ve bu eylemi yapmaktan kaçıyor) anlatsamda bazen karşı taraf anlamak istemiyor, ancak sizin bana söylerken bazen fark edememe durumunuzun olduğunuda size göstermek istiyorum. Söz uçar, yazı kalır. Yazıya döktüğünüzde yüzleşmek,ölçüp-biçmek, karar vermek daha kolay ve gözle görülür şekilde gelecektir. Kağıdı ikiye ayırın, bir tarafına + bir tarafına ise – işareti koyun ve maddeleri yazarak karşılaştırma yapın. Birkez olsun bunu deneyin, pişman olmayacaksınız.
YAZIYA YORUM KAT