Saklanamaz gerçekler
Gerek Cumhurbaşkanını gerekse Hükümet eden partileri anlamak mümkün değildir. Muhalefette olan ve Hükümet olmak için sıraya girenlere ne kadar güvenebiliriz. Doğrusu hiçbiri bana umut vermiyor.
AİHM’in kararlarına göre KKTC denen olgu Türkiye Cumhuriyetinin alt yönetimi. Birleşmiş Milletler kararına göre KKTC’nin tanınması mümkün değil.
Bunlara rağmen gerek Cumhurbaşkanı gerekse Hükümetler ve ve bu güne kadar Hükümet olan partiler çözüm olmassa önemli değil KKTC olarak yolumuza devam ederiz diyorler hatta bazıları KKTC for ever ve ilhaktan bahsediyor.
Muhalefet partilerinin da Hükümete gelmeleri halinde ayni nakaratı devam ettireceklerinden artık hiç şüphem kalmamıştır.
Bahsedilen KKTC nedir?
Bahsedilen KKTC 1974 sonrası nüfus yapısı, toprak yapısı, ekonomik yapısı ters yüz edilmiş,1986’dan itibaren sözde ‘’Ekonomik ve sosyal kalkınma planları’’ile yönetilerek Kıbrıslıya ait hiçbir varlığı bırakılmayan bir uydu yapıdan başka bir şey değildir.
Çözüm için yapılan görüşmeler çökmüş ve üstelik artık görüşmelerin başlaması halinde BM Genel Sektereri Guterres’in belgesi masada olacaktır. Bu da görüme sürecine daha farklı bir boyut getirecektir. Bu belgenin can alıcı unsuru da artık güvenlik ve garantiler konusunun farklı boyutlarda ele alınacağıdır. Belkiş da en çok korkulan konu da budur.
Bahsedilen KKTC’ye gelince.
Kıbrıs işlerinden sorumlu Bakan Recep Akdağ’ın söylediklerine bakalım.
‘’Ankarada oturarak Türkiye yönetilemez. KKTC’de Ekonomik işbirliğimiz olduğuna göre iyi tanımamız lazım ki doğru işler yapalım.’’
Açıkcası paranız Türk Lirası, Bütün ekonomik kaynaklarınızı biz kontrol ediyoruz. Bunlara itirazı olan kesimler varsa ortadan kaldıralım. İşte bu nedenle yerinden yönetilen bir yapı oluşturmamız lazım diyor.
Nüfus konusu önemli KKTC’de 80 000 dolayında Kıbrıs’lı yaşadığını kabul edersek Recep Akdağ’ın ifadesine göre KKTC’de 100 000’i aşkın Türkiyeli seçmen yaşıyormuş.(Bana göre 200000’i çoktan aştılar)Bunların her birinin da kendileri için çok önemi varmış. Son Anayasa değişikliği seçimlerinde %43 katılım olmuş hedeflerinin bunu %80’e çıkartmak olduğunu ifade etmiştir. Bunun da anlamı daha fazla vatandaşlık verilmesi hedeflenmektedir.
Bunun da hedifi şimdiki halde dahi azınlığa düşmüş Kıbrıs’lı nufusun oran olarak çok çok aşağılara çekilmesidir.
Hep iki tolum arasında olası bir çözümde okullardaki müfradatların değişmesinden dem vurmaktayız. Barış ancak eğitimle başlar. KKTC’de Eğitim Türkiye Cumhuriyetine bağlı olarak sürdürülmekte kitaplar da Türkiyeden gelmektedir. TC Başbakanı da bizde ne varsa sizde de olacak demektedir.
Buyurun Türkiyedeki eğitim sistemindeki değişime.
Müzik müfredatındaki yenilikler: Yeni müfredata göre çocuklar ilkokul birinci sınıftan itibaren “ilahi”, yedinci sınıfta da “tekbir” ve “salat-ı ümmiye” ile segâh ve hüzzam makamlarını öğrenecek, buna karşılık basit kanonları ve çoksesli şarkıları öğrenemeyecek. Popüler müzik de müfredattan çıkarılırken, yerine mehter müziği ve dini müzik konuldu.
Demek ki çok yakında İlahiyat kolejleri yanında eğitime bu müdahale da gelecektir.
Bir tarafdan Recep Akdağ çözüm konusuna da tavsiyelerde bulunmaktadır.’’ Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin yapacağı en uygun davranış, inatçılığı ve uyumsuzluğu bir tarafa bırakmalarıdır çünkü Kıbrıs adasının kuzeyinde gelişen, serpilen, hızla büyüyen, hızla refah seviyesini artıran mutlu bir halk var.’’
İşte artık KKTC’de durum bu Kıbrıs’ın Kuzeyi tamamıyle bizim yönetimimizdedir Çözüm yapacaksanız bizimle yapacaksınız.
Bütün bunlara rağmen Bizim Cumhurbaşkan’ımız ve Hükümetlerimiz KKTC’nin devamından bahsetmekte hatta savunmaktadırlar. Aslında savundukları BM kararları ile AİHM kararlarıdr. Yani biz ilelebet Türkiye^nin kmandasında yaşayacağız.Kendilerine bahşedilen üleşme konumunu devamı onlara yeter ve artar bile..
Halk mı onlar zaten duruma alışmış Recep Akdağ gibi yüzdelikle konuşacaksak son dört yılın Hükumetlerine halkın verdiği toplam oy %88.83.Benim gibi %11.17 içinde yer alanların esamesi mi okunur.
YAZIYA YORUM KAT