1960 Kıbrıs Cumhuriyeti anlaşması Kıbrıs Türkü için bir şans olarak gözükse bile gerçekte bir şansızlıktı.
Cumhuriyet anlaşmasında öngörülen oranlar için maalesef o dönemde yetişmiş elemanlarımızın olmaması ve nüfus azlığımız nedeniyle hayat bulamadı.(Bundan ders alan Kıbrıs Türkü ileri zamanlarda bu açığı kapatmak için eğitime önem verecektir. Ancak bu eğilimin bedelini da 1974 sonrası ağır ödeyecektir. Bu kez da ara eleman, zanaatkâr ve işçi konularında ciddi sıkıntı çekecek ve bu alanlar da göçmen nüfus tarafından doldurulacaktır.)
Bu durum Rumlarca tartışılır duruma gelince Makarios Anayasa değişiklik paketi hazırlayarak bunları Türkiye ile görüşme talebinde bulunmuş ama Türkiye bu görüşmeyi reddetmiştir.
Aslında her iki taraf da bu Cumhuriyet kurulşuna inanmamış, zaten Makarios bu anlaşmayı bozmak için imzaladığını imza töreninde dillendirmiştir.
Her iki taraf da ENOSİS ve TAKSİM tezlerinden vazgeçmemiş mücadeleyi yeraltı örgütlerine bırakmış ve bu örgütler el altından yasal olmayan biçimde silahlanmayı sürdürmüşlerdir.
21 Aralı 1963 anlaşılması zor bir tarih olması kadar iki tarafın da bu duruma ne kadar hazırlıklı olduklarının göstergesidir.
Genelev mahallesinde Türk bir taksicinin ve orada çalışan bir bayanın mahalle kavgasında ölümü ile sonuçlanan olay bir akşamda ada genelinde bir iç savaşa dönüşmüş iki tarafın yer altı örgütleri açığa çıkmıştır.
Yıllar sonra kendini bu konularda profesör sayan birinin TV programına o akşam genelev mahallesinde öldürülen taksici gencin fotoğrafını göndererek kim olduğunu sordum, bilemedi, Ama kimliğini söylediğim zaman bülbül kesildi ve o akşam sanki yanındaymış gibi Rumlar ile arasında geçen diyalogları anlatmaya başladı. Zaten bu tipler yıllarca düzenin devamı için mücadele eden halkı maniple ederek çıkar sağlayan sözde milliyetçilerden biridir.
Olaylar nedeni ile konu BM’ye taşınmış ve adaya BM askerlerinin gelmesini sağlamak için Türkiye’nin da onayı ile 186 sayılı BM kararı alınmış ve Kıbrıs Cumhuriyetinin devam ettiği, temsiliyetin Cumhurbaşkanına (Yani Rumlara)ait olduğu ve adaya arabulucu ve güvenlik sağlayıcı BM askerlerinin gönderilmesi kararı alınmıştır.
Bu karar halen durmaktadır. Türkiye dâhil hiçbir ülke adada barışın sağlandığı ve son 47 yıldır adada savaş olmadığını bu gerekçelerle kararın kaldırılması yönünde bir talepte bulunmamıştır.
BM Barış gücünün görev süresi her 3 ayda bir BM tarafından uzatılmaktadır. Uzatılmaması için herhangi bir öneri da verilmemektedir. BM askerleri BM üyesi ülkelerin yardımları ile yürütülmektedir. Son dönemde katkı yapan ülkeler azalmış ama bu varlığın adada olması Rumların işine geldiği için Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından finanse edilmektedir.
186 sayılı BM kararı Rumlara büyük menfaatler sağlamış, Kıbrıs konusunun 1974’de başladığı tezini ortaya koyarak kabul görmüş,1963-1974 arasını da Türk azınlığın isyanı olarak pazarlamıştır.
Yunanistan’ın AB üyeliği sonrası Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tek taraflı girişine kadar da bu birliktelik devam etmiştir.
Bundan sonraki yazım kopuşlar ve asimilasyon konusu olacaktır.