Türkiye Dışişleri Bakanı Daha da ileri giderek Akdeniz’deki haklarını almak için Libya ile bir kıta sahanlığı anlaşması imzalayarak gerginliğin artmasına yönelik adım atmıştır.
Amerika senatosunun Kıbrıs Cumhuriyeti’nin silahlanmasına imkân sağlayacak kararın hemen arkasında Geçitkale hava alanını SİHA ve İHA’lara açmıştır.
Bütün bu açıklamalara bakıldığında çözüm konusunda ortalık güllük gülistanlık değildir. Tam tersi belki da yeniden basit bir görüşme olasılığı çok uzun yıllar alacaktır.
Durum nettir. Sonuç için garantör ülkeler uzlaşacaktır yoksa çözüm olmayacaktır. Yani günün sonunda çözümsüzlük çözümdür diyenler kazanmıştır.
Türkiye’nin tavrı nettir Akdeniz’deki zenginlikten gerekli payı almazsa çözüme evet demeyecektir. Zaten adanın kuzeyini kendisi yönetmektedir. Onun bu yönetimine karşı çıkan siyasi parti da yoktur. Bütün partilerin tek amacı Türkiye’den icazet alıp bir şekilde Hükümette olmak ve nemalanmaktır.
Her Hükümet ya bu talimatlara uyar ya da gider uyacak olan gelir. Bu nedenle Hükümetçilikte tam bir ‘’dangalabişta’’oyunu oynanmaktadır.
Nisan 2020’de Cumhurbaşkanlığı için üç tip aday çıkacaktır.
1- Çözümsüzlük çözümdür. Çözümsüzlükten nemalandıklarımızı geri vermek istemez ve nemalanmanın sürmesini isteriz.
2- Biz çözüm isteriz ama Türkiye ne isterse onu yaparız.
3- Türkiye’ye rağmen çözümü mümkün gören (TC’yi çözüme nasıl ikna edeceği pek da net olmayan)
Son günlerde çözüm için atılan en önemli adım Eğitimde uzlaşını sağlanacağına yönelik atılan adımdır. Bu birliktelik sağlanırsa uzun vadede çözüme gerçek bir katkı koyacaktır.
Siyasette tablo bu iken net olarak görünen ve yaşanan bir durum vardır. Halklar arasında bir çözüm vardır .Günün her saatinde Rum kesiminde binlerce Türk. Türk kesinde da binlerce Rum vatandaş bulunmaktadır. Kapıların artırılması ve geçişlerin kolaylaştırılması halinde bu sayılar daha da artacaktır.
Bekleyen tehlike Akdeniz’deki gerginliğin adaya yansıması ile geçişlerin durdurulmasıdır. Böyle bir durum çözümsüzlüğü perçinleyecek bir adım olur.
(Devam edecek)