Daha önce bir çok kez yazdığım veya katıldığım Tv programlarında dile getirdiğim bir konu bugün yine toplum olarak gündemimizde.
Konu şu; TC ile KKTC arasında imzalanan protokoller.
Kuzey Kıbrıs'ta günlük gelişmeleri biraz yakından tabip edenler mutlaka işitmiş ya da okumuşlardır; Türkiye'den gelen falanca bakan ile bizim filanca bakan arasında şu konuda protokol imzalandı. Ya da tersi Ankara'da bulunan bizim filan bakan ile Türkiye'nin falanca bakanı rarasında şöyle bir protokol imzalandı. BU içerikli haberler sıklıkla kamuoyunun önüne gelmektedir.
Peki ama nedir bu protokollerin içinde yazanlar?
Bu bilgi kamuoyunda yoktur. Bilinçli olarak verilmemiştir. Açıkçası saklanmıştır. Çünkü bu protokollerin çoğunluğunda Kıbrıs Türk toplumunun çıkarları korunmamıştır. Açıkçası bu toplumun aleyhinedir. O nedenle kamuoyu bu protokollerin neler içerdiği tam olarak bilse imza atanları mahkum eder.
1994 yılında imzalanan "Eğitim, Bilim, Kültür ve Teknik Alanda İşbirliği Protokolü"de bunlardan biri olsa gerek. Baksanıza uygulandıkça ülkede fırtınalar koparıyor.
Bu protokolün gereği olarak her yıl Türkiye'den Kıbrıs'a öğretmen gönderiliyor. Sendikalar da, yığınla işsiz öğretmen iş beklerken bu uygulamaya karşı çıkıp bakanlığı eleştiriyor.
Sendikaların bu eleştirisi yerinde ve haklı bir tutumdur.
Eğitim Bakanlığı dün bir açıklama yaparak kendini savunmaya çalıştı. "Çalıştı" diyorum, çünkü yaptığı savunmadan çok itiraf ve karşı suçlamaydı.
Biz itiraf kısmıona bakalım.
Bakanlık dedi ki; "1994 yılında yenilenen bir TC ile KKTC ararsında bir protokol var. Bu protokole göre her yıl TC'den KKTC'ye 30, KKTC'den TC'ye 5 öğretmen görevlendirilir. Bizim yaptığımız da budur"
Şimdi anladınız mı bu protokollerde Kıbrıs Türk halkının çıkarlarının korunmadığını neden iddia ettiğimi?
Her yıl buraya 30 öğretmen görevlendirilecek! Bunun karşılığı olarak buradan oraya da 5 öğretmen!?
Peki ama neden? Hangi amaçla?
Hangi ihtiyacı karşılamak üzere?
Sendikalar "bizde yığınla işsiz öğretmen iş bekliyor" diyor. Sendikalar yalan mı söylüyor? Sanmıyorum. Çünkü etrafımızda işsiz öğretmen olduğunu biz de görüyoruz.
Öyleyse Türkiye'den buraya öğretmen gönderilmesinin maksadı nedir?
Protokolün adı, "Eğitim, Bilim, Kültür ve Teknik Alanda İşbirliği Protokolü" olduğu açıklandı.
Bu alanlarda işbirliği yapmak için ille de öğretmen değişimi yapmak mı gerekiyor? Üstelik o değişim dedikleri de son derece dengesiz bir değişim.
Başka yolu yok mu bu işbirliğinin?
Vardır elbette, olmaz mı...
Ancak...
Niyet meselesi.
Niyet protokolde yazıldığı gibi mi, değil mi?
İşte asıl soru bu.
O gizli niyet dün, "daha Türkleştirme"ydi. Bugünlerde "daha Müslümanlaştırma"
Bitmedi gitti be gardaş...