Mobil telefonların her iki tarafta çalışır hale getirilmesi, elektrik bağlantılarının kalıcı olarak sağlanması gibi konularda biz çalışmaya hazırız. Yeter ki Rum tarafında da bugüne kadar olmayan niyet artık kendini göstersin” dedi.
New York’taki temaslarını değerlendiren ve gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Akıncı, Rum Lider Anastasiadis’in tersini söylemesine rağmen, BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada da bir kez Guterres çerçevesinin dışında olduğunun ortaya çıktığını belirtti.
“Ama sonra dönüp bu çerçevenin içinde olanın kendi görüşleri olduğunu iddia ediyor. Bu tabii ki gerçekle yakından uzaktan ilgisi olmayan bir durum” diyen Cumhurbaşkanı Akıncı şöyle dedi:
“Sayın Genel Sekreter, Guterres çerçevesi olarak da adlandırılmaya başlanan kendi düşüncelerini ortaya koymuş ve çözüme yardımcı olmaya çalışmıştır. Bu çerçeveyi Rumlar istediği gibi okuyor, istediği gibi anlıyorlar ve bunu çarpıtıyorlar. Dolayısıyla görüşmemizde Sayın Genel Sekreter ile bunları da konuşma fırsatımız oldu”.
Ucu açık, sonuç odaklı olmayan bir sürecin Kıbrıs Türkü’nün rağbet edeceği bir süreç olmadığını vurgulayan Cuhurbaşkanı “BM Genel Sekreteri Guterres’e bunu net söyledik. Anlayışla dinledi” dedi.
Rum Lider Anastasiadis’in BM Genel Kurulu konuşmasının çok talihsiz bir konuşma olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Akıncı, “O kadar ki, kurulacak olan bir federasyondan bahsediyor ve bu federasyonda siyasi eşitliği kabul etmediğinin örneğini yeniden veriyor. Kurullarda basit çoğunlukla kararların geçmesini savunuyor, Kıbrıs Türk Kurucu Devleti’nden bir olumlu oy talebini belli kurullarda yanlış bulduğunu ve bunun örneğinin olmadığını iddia ediyor.
Ondan sonra çok daha büyük bir yanlış yapıyor ve diyor ki üçüncü bir ülkenin, yani Türkiye’nin de denetiminde olacak, etkisinde olacak bir kurucu devlet diyor. Yani federasyondan sonra bile Kıbrıs Türkü’nü, Kıbrıs Türkü’nün devletini siyaseten eşit olarak yer alacağı federasyonda bile kendi kendini yöneten bir varlık olarak göremiyor ve illa ki birilerinin etkisi altında kalacağını varsayıyor.
Böyle bir anlayış çözüme hazır bir anlayış değil. Maalesef bunu defalarca gördük. Rum tarafında çok büyük bir yanlış var ne yazık ki Kıbrıslı Türkleri bir aktör olarak görmek istemiyorlar, küçümsüyorlar hep muhatap olarak Türkiye’yi alma çabası var ve özellikle bizim bu son iki yılda aldığımız inisiyatifleri bire bir yaşayıp bilen birisi olarak, Kıbrıs Türk tarafını ve onun seçilmiş insanlarını hor görmesi gerçekten bir ortaklık fikrine ne kadar yabancı olduklarının bir göstergesidir” dedi.
Genel Sekreter ile yaptığı toplantıda Kıbrıs Türk tarafının görüşlerini kendisiyle paylaşarak düşüncelerini aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, “Genel Sekreter Guterres, Crans Montana sürecinde çok olumlu kişisel katkılarda bulunduğunu vurguladı.
Genel Sekreter’in Crans Montana sürecinde ortaya koyduğu düşüncelerden de yararlananarak ve çizdiği çerçeveye sadık kalarak öneriler yaptıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı, “Rum tarafı maalesef bir türlü bu çerçevenin içine gelemedi. Sayın Anastasiadis tersini söylemesine rağmen, son BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada da bir kez daha gözlemledik. Bu çerçevenin dışında düşünceler söylüyor.
Ama sonra dönüp bu çerçevenin içinde olanın kendi görüşleri olduğunu iddia ediyor. Bu gerçekle yakından uzaktan ilgisi olmayan bir durum” dedi.
“Bir yerde bir sorun varsa o sorunu çözmek için arayışlar devam edecektir. Çözüm şöyle olur ya da böyle olur ama çözüm için arayışlar elbette devam edecektir” diyen Cumhurbaşkanı, “Sayın Guterres de taraflardan bu konuda çağrı gelirse yardımcı olacağını söylüyor. Biz Genel Sekreterin ilgisinin elbette devamını istiyoruz. Bunun zamanı ve metodu nasıl olacak bunu kendisiyle daha sonraki aşamalarda, muhtemelen Rum tarafındaki seçimlerden sonra yeniden değerlendireceğiz. Yaşadığımız topraklarda barış ve huzur içinde bir geleceği hem Kıbrıs Rumlarının, hem Kıbrıs Türklerinin yaşaması istiyoruz. Dolayısıyla bu konuda arayışlarımız devam edecek” ifadelerini kullandı.
Gündemin başlıca konusunu bundan sonrası ne olacak sorusunun oluşturduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, “Genel Sekreter ile aynı görüşte olduğumuzu memnuniyet ile tespit ettik. Genel Sekreter bu aşamada Rum tarafında seçim süreci yaşanırken herhangi bir girişim yapacağı yönünde bir düşüncede değil. Zaten işin gerçeği Rum tarafında da böyle bir beklenti yok. Rum tarafının bazı yetkili ağızları bu dönemin uygun bir dönem olmadığını söylüyor. Biz de aynı görüşteyiz” dedi.
Rum Lider Anastasiadis’in şu anda seçime hazırlık yaparken ciddi kararlar üretebilecek bir konumda olmadığını belirten Cumhurbaşkanı
Akıncı, “Daha öncesinde zaten öyle bir konumda olmayan bir kişi şimdi tam seçim arifesinde hiç o noktada bulunamaz” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Akıncı, dönemin Kıbrıs sorununun bugüne kadar neden çözülemediği, nerede yanlışların olduğu, bundan sonra ne yapılması gerektiği, bulunacak olan çözümün niteliği ne olursa olsun, buna gidilecek yol hangisidir konularının düşünülüp değerlendirilmesi dönemi olduğunu vurguladı.
Bugüne kadar denenen ve sonuç vermeyen yöntemlerin bir yana bırakılması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Akıncı, “Rum tarafındaki seçimler nasıl sonuçlanacak elbette bunu bilemeyiz. Rum tarafının iç işlerine karışma gibi bir niyetimiz de asla yok. Hangi lideri benimseyip seçeceklerse Rum toplumunu o temsil edecek” dedi.
Cumhurbaşkanı Akıncı bundan sonraki süreçlerin bir sonuç vermesi için bugüne kadarki sonuçsuz yöntemlerin artık bir kenara bırakılması gerekeceğini dile getirerek, “Bunları da Genel Sekreter ile konuştuk. Aynı metotlarla varacağınız yer de aynı olur. Denenmiş bu metotlarla ve sonuç alınamayacağı görülmüş bu yaklaşımlarla bir yere varılamayacağı ortadadır” dedi.
Cumhurbaşkanı Akıncı şöyle devam etti:
“Rum tarafında Kıbrıs Türklerinin eşitliğine karşı bir hazımsızlık var. Bunu artık içlerine sindirebilmeleri gerekir. Bir Kıbrıslı Türkün bir ortaklık devletinde gün gele Cumhurbaşkanı olabileceği anlayışını içlerine sindirmezlerse o ortaklık devletini nasıl kuracaksınız? Siyaseten eşit iki varlığın olacağı bir yapıyı benimsemezlerse nasıl kuracaksınız böylesi bir ortaklığı? Bütün bunlar geçmişten günümüze taşınan haklı sorulardır. Rumların bu seçim döneminde bu konuları da artık kendi içlerinde tartışıp bir sonuca varmaları gerekir”.
“Beklememesi gereken başka konular var” diyen Cumhurbaşkanı Akıncı şöyle devam etti:
“Kıbrıs Türkü yıllardır izolasyonlar altında yaşıyor. Bu Kıbrıs Türkü’nün hakkı değil. Biz 2004’te de kanıtladık. Crans Montana’da kanıtladık ve genel sekreter de bunun en yakın şahitliğini yaptı. Çözüm için Kıbrıs Türkü ve onun temsilcileri elinden geleni yaptı. Ama gelin görün ki haksız ambargolar altında yaşamaya devam ediyor. Bu Kıbrıs Türkünün hakkı olamaz”.
Bir gazetecinin Rum Lider Anastasiadis’in BM Genel Kurulu’ndaki konuşmasında güven yaratıcı önlem diye Maraş’tan bahsettiğini belirterek Maraş’ın güven yaratıcı önlemler çerçevesinde gündeme gelip gelmeyeceğini yönündeki sorusuna şu cevabı verdi:
“Göreve gelmeden bütün seçim döneminde Maraş’ı sadece tek başına değil Ercan Havaalanı ve Mağusa Limanı’nda bütünlüklü bir şekilde değerlendirilmesi kaydıyla konuşmaya hazır olduğumu ifade ettim. Bu tabii ki benden önceki süreçlerde bütünlüklü bir çözümün parçası olarak değerlendirildi ve gelinen noktada da bütünlüklü çözüm arayışı çok çok öne çıktı. Ben göreve gelir gelmez Sayın Anastasiadis ile yaptığım ilk toplantılarda da gördüm ki Maraş konuşulmaya başlandığı anda Ercan’ın gündeme getirilmesine hazır değiller. Dolayısıyla bir yandan bütünlüklü çözüm anlayışı bir yandan da Ercan Havaalanı’nın devre dışı bırakılmak istenmesi bu konuyu daha başlamadan bitirdi. İki yıl sonra bir mobil telefon işini bile halletmemişken bize o konuda yasalarının engel olduğunu söylerken, anlaştığımız halde elektriği sadece geçici bir şekilde bağlayıp da kalıcı bir şekilde bağlanmasına razı gelmezken, yeniden Maraş’ı gündeme getirmeleri kesinlikle iyi niyetle bağdaşmaz.”