Baş kaldıracak mıyız? 

Muhammet Gözay

Vatan, millet söylemleri.

Bayrak, Türklük söylemleri.

Evet bunları yıllarca bizlere söyleyip okumuş oldular. 

Gerçeklerin üzerine yürümemize hiç fırsat vermeyerek bu şekilde hareket etmiş oldular. Türkiye'nin bizlere dayattıklarına hep boyun eğerek razı olmaya baktık. Buraya öyle bir organize oldular ki gönderdikleri askeri yetkililer ile tam anlamıyla beyinlerimize müdahale etmiş oldular. Onların yalanları ile geleceğimizi bu şekilde ülkesinden heba ettik. Vatan, bayrak, millet diye diye bugün kaç kişi kaldık ne acıdır ki ortadadır. Oynana oyunlar karşısında Kıbrıslı türkleri ne acıdır ki gerçekleri görmek istemedi ve bugün bu şekilde azınlık durumuyla karşı karşıya kalmış oldu. 

Peki güney tarafındaki durum?

Onlarda aynı şekilde Yunanistan tarafından vatan, millet, bayrak anlayışı ile beyinleri  yıkanmış oldu. 

Kışkırtmalar iki tarafta da hep devam ettik.

Türk'lük ve Rum'luk öne sürüldü.

Her iki tarafta düşman gösterildi ve o şekilde de devam edildi. 

Kıbrıslılık öne sürülmedi. Öne sürmeye çalışanlara ve de bu topraklarda ortak vatanda yaşamak isteyenlere, hep hain damgası vurulmuş olundu her iki taraftan da!

Sırf ortak vatanın devamı sağlanmasın!

Bölünmüş ve de işgal edilmiş bir Kıbrıs yaratılsın!

Her neyse. 

Şöyle bir geçmişe bakalım ne yapmışlardı o iki tarafın Anası dedikleri ülkeler!

İlk önce hedefte Kıbrıs cumhuriyetini parçalamak vardı ve onu da birlikte başarmış oldular. 

Peki daha sonra ne oldu? 

74 planı devreye gidi!

Bu da Türkiye'nin askeri harekatı ile sonuçlanmış oldu. 

Rumlar bir yerde ders aldılar aslında o da evlerini, mallarını kaybetmiş olmalarıydı. 

Evet.

Bunları kaybettiler ama Kıbrıs cumhuriyetine sahip çıktılar. Dünyaca tanınmış Kıbrıs cumhuriyetine dört elle sahip çıktılar 1974'ten sonra da! 

Peki ya bizler? 

Bizler bu cumhuriyet için ne yaptık? 

Ne acıdır ki bizler 1960 Anayasasının vermiş olduğu tüm kazanımlarımızın, tüm sahip olduklarımızın değerini bilmedik. Onlara sahip çıkmayarak, Türkiye'nin ve onun işbirlikçilerin çekmiş oldukları türklük, milliyetçilik nutuklarıyla ve o şekilde şekillendirilen yetiştirilen bir toplum içine girildi. "Ya taksim ya ölüm" içinde olundu her zaman! Ya taksim ya ölüm tezi bugün bizleri ne hale getirdi ortadadır. Her şeyi ile kaybeden bir toplum olduk. 

63 olayları da "Ya taksim ya ölüm" tezinin bir parçasıydı. Kıbrıs Cumhuriyetinden kopmaktı. Ayrılıkçı politikalarını uygulamak ise o taksimciler için büyük bir fırsattı. Bu fırsatta yapılarak 74 askeri harekatı ile herşeyin hallolduğunu, ayrımcılık siyasetinin başarıyla sonuçlandığını sandılar. Ve ganimetle bir süre yetinildi.

O ganimet bitince ise gemi adeta karaya vurmuş oldu. Ardından devlet kurma, hükümet olma ve senaryo bu şekilde devam etmiş oldu. Tabi ki bu senaryoda başrol oyuncusu Türkiye olmuştur. Kıbrıslı türkler figüran olarak yer almıştır. Devlet kurmak ve hükümet olmak oyunları ile Kıbrıslı Türklerin yok olması için ilk adım atılmış oldu. Bunda da tam anlamıyla başarılı oldular. 

Evet.

Halimiz bugün ortada ne acıdır ki! 

Geldiğimiz, getirdiğimiz durum ortada!

Tanınmış ortak bir Kıbrıs cumhuriyeti devletinden sonra Türkiye'nin bir alt yönetimi olduk. Onun idaresi altında, ona boyun eyen hale getirildik.

Her şeyi ile müdahale yaşanmıştır. 

Tehditler ve de saldırılar yaşanmıştır. 

İşgal açıkça yapılıyor. 

Gözümüze baka baka!

Ve bugün ise iki devlet yalanı ile de ilhak yapılmak isteniyor. 

Evet.

Bu ilhak oyununa dahil mi olacağız? 

Yoksa başkaldırmaya mı bakacağız?