1974 Sonrası Otonom’dan başlayıp 1983’de KKTC’ye yani Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine kadar geldik.
Tabi bu unvanları biz değil bize hep Türkiye önerdi ve biz de kabul ettik.
Bu önerme ve kabullenme süreci hep Türkiye ile Denktaş arasında gerçekleşti.
Hatta KKTC ilanı için tüm vekilleri Saray otele toplayıp’’Yarın Cumhuriyeti ilan ediyoruz kabul etmeyenler mecliste olmasın’’dediğinde bile amacı yine ilhaktı.
Her iki tarafın da hayalleri vardı.
Denktaş ilhakı savunan bir liderdi. Her türlü zorluğa bu amacına uygun olarak direndi. Hayali ilhak sonrası Türkiye’de Cumhurbaşkanı olmaktı. Bu amaçla ta ki Tayyip bey Türkiye’nin başına geçmesi ve ortaya çıkan ANNAN Planına kadar bu birliktelik devam etti.
Tayyip bey önce ‘’Git ülkende konuş’’diyerek onu Türkiye’den gönderdi sonra da kendi çıkarları uğruna Kıbrıs’ta Denktaş devrini sonlandırdı.
Ortadaki gerçek ve Tayyip beyle Denktaş beyin ayrıldığı nokta neydi?
Türkiye ilhak yanlısı değildi. Onun amacı Kıbrıs’ın Kuzeyinde tam bir hakimiyet kurarak Akdeniz da dahil kendi çıkarlarını korumaktı. Yani Denktaş’ın ilhak rüyası işte bu nedenle sonlandırıldı.
Bu noktaya gelinceye kadar biz sizi Devlet olarak tanıyoruz içi boş söylemlerle hep Kıbrıslı kandırıldı.
Yerli işbirlikçileri ile gerekli nüfus çoğunluğu sağlandı. İTEM yasası ile birlikte mülk çoğunluğu da aktarılan nüfus ile Askerin eline geçti.
Uygulanan sözde ‘’Ekonomik ve sosyal kalkınma’’Paketleri ile Kıbrıslı kendi sermayedarları lehine çökertildi.
Size su getireceğiz diyerek Belediyelerin 25 kuruşa aldığı suyu biz 2.80 TL’ye satmaya başladı.(Hem de yılda 70 milyon metreküp alım garantisi ile)
Ercan hava alanını bir 13.ncü maaş ödemesi karşılığında TAŞ YAPI’ya geçmesi sağlandı.
Teknecik’teki elektrik santralinin kurulmasına ancak AKSA’ya gerekli iznin verilmesi ve Alım garantili sözleşme imzalanması karşılığında müsaade edildi.
Yıllarca bizi TL’ye mahkûm edip bizi hiçbir zaman TL’nin enflasyonuna kaşı korumayarak bizi fakirleştirdi.
Bölücü söylemlerle Bölücü parti kurulmasına ve meclisteki temsili yetine destek verildi.
Son Cumhurbaşkanı seçimlerinden itibaren artık tüm gücü ile her yönetim tamamen Türkiye’nin kontrolüne geçti.
Bir müddet sonra ben Kıbrıslıyım diyemeyecek noktaya geliyoruz.
Bun noktaya gelirken KKTC’yi savunanlar gelin uzlaşalım Ya Çözümün yanında bayrak açalım ya da eğer Bağımsız olacaksak KKTC’nin geçek tanınması ve tanıtılması için Türkiye’ye toplumsal ve uluslararası baskı uygulayalım.
Hangisi doğru tercih?