Biz, federasyondan yana tarafız!

Mehmet Davulcu

Bulduğum her fırsatta ajansları tarayıp haberlere göz atrma gibi bir alışkanlığım var. Mesleki bir alışkanlıktır.

Bir haber dikkatimi çekti. Haberin içeriği Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre'nin Kıbrıs sorunuyla ilgili yazılı açıklaması üzerineydi.

Sayın Töre Kıbrıslı Türk siyasi yaşamının nev-i şahsına münhasır bir şahsiyetidir. Siyasi duruşunu beğenenler olduğu gibi beğenmeyenler de vardır.  Bu yazının konusu siyasi duruşuyla ilgili değil, bulşunduğu mevki ve devlet geleneğiyle ilgilidir.

Sn. Töre Cumhuriyet Meclisi Başkan Yardımcısı sıfatıyla yaptığı açıklamada, gevşek veya merkezi yanı güçlü federasyon tartışmalarının yeni bir Akritas Planı olduğu yönünde görüş ortaya koydu.

Bu oldukça ciddi bir görüştür! Kim ki, gevşek veya merkezi yanı güçlü federasyon tartışmasına dahil olur, Sn. Töre'ye göre Akritas Planı nitelikli bir planın tarafı olur.

Malum Akritas Planı 1963 Aralığında yürürlüğe konan ve Kıbrıslı Türk toplumunu 48 saat işçinde yoketmeyi amaçlayan faşist bir plandır.

Cumhuriyet Meclisi Başkan Yardımcısı sıfatıyla beyanat veren Töre, hangi tür olursa olsun federsyon şeklinde bir çözüm şeklini tartışamaya kalkışanları faşist Akritas Planının uygulayacısı gibi addedip düşman ilan ediyor.

Burada soru şudur; Zorlu Töre'nin bu ifadeleri Cumhuriyet Meclisi'ni bağlar mı bağlamaz mı?

Habri veren Ajans olan TAK haberin başında Töre'yi Cumhuriyet Meclisi Başkan Yardımcısı olarak unvani ile verdi. Yani, Töre'nin ifadeleri bulunduğu makamın da ifadeleridir anlamındadır.

Peki Cumhuriyet Meclisi'nin bu içerikte bir kararı var mıdır?

http://www.cm.gov.nc.tr/KibrisKarar adresine girip baktım. Bu adreste Cumhuriyet Meclisi'nin Kıbrıs sorunu konusunda aldığı  tüm kararlar var. Bir hayli zamanımı aldı ama tümünü de hızlıca taradım.

Yoktur!

Tersine, Kıbrıs sorununu bulunması istenen çözüm şeklinin federasyon olduğuyla ilgili siyasi duruş birçok kararda yineleniyor.

Birkaç örnek vermek gerekirse;

4/2/2005 sayılı Kıbrıs Konusundaki Son Gelişmelere İlişkin kararın son paragrafı: "Kıbrıs Sorununa kapsamlı bir çözüm bulmak amacıyla Birleşmiş Milletler gözetiminde görüşmelerin bir an önce başlaması için çağrı yapar."

Yine 8/2/2004 sayılı Türkiye’nin AB Süreci ve  Kıbrıs Sorununa Bağlantısı ile ilgili kararın 3. paragrafı: "Bu aşamada; KKTC Meclisi Kıbrıs sorununun BM çerçevesinde iki bölgeli, iki toplumlu ve siyasi eşitliğe dayalı çözüm modelinin önünde engel gördüğü bu talebin yanlışlığına işaret eder; çözüme en erken bir zamanda ulaşılması için gereken tüm girişimlerin yaşama geçmesi çağrısını yapar."

Ve, 13/5/2002 sayılı Kıbrıs Konusunda Gelinen Son Durum Hakkında  Karar'ın 2. paragrafı; "Barış ve bir anlaşmayı arzu eden taraf olarak, Kıbrıs Sorununun müzakerelerle çözümüne olan inancını vurgulayarak; Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından sunulan çözüm planının görüşülebilir olduğuna ve yapıcı bir biçimde değerlendirilip, müzakere edilmesine ve metnin iyileştirilerek sonuç alınabilmesi  için çaba gösterilmesine;"

Ve de; 89/3/1992sayılı Kıbrıs Sorununa İlişkin Karar'ın 4. paragrafı;  "Rum tarafının Fikirler Dizisi ile Gali Haritası'nı kendilerini 1974 öncesine götürecek ve federasyon karşıtı 1989 Rum Ulusal Konseyi kararlarına işlerlik kazandıracak unsurlar olarak değerlendirdiğini, bunlardan aldığı güçle uzlaşmazlıklarını had safhaya çıkardığını, Kıbrıs'ta Türklerle yetki paylaşımını reddederek ortak bir federasyonun temelinde bulunması gereken tüm ilkelere karşı çıktığını, saldırı amaçlı silahlanma çabalarını yoğunlaştırarak yeni silah alımları için kaynak ülke arama girişimlerini arttırdığını endişe ile kaydeder;"

Görüleceği gibi Cumhuriyet Meclisi kararlarına göre Kıbrıs'ta bulunması istenen çözüm şekli federasyondur ve bunun nasıl olması gerektiği de belirtilmektedir. Ancak Meclis'in Başkan Yardımcısı federasyon konuşmayı adeta yasaklıyor ve daha da ileri giderek Kıbrıslı Türk toplumunu yok etmeyi amaçlamakla itham ediyor.

Bu durumda önce Cumhurbaşkanı'nın, sonra Meclis Başkanı'nın, arkasından Başbakan ve hükümet ortağı partilerin lideri konumundaki bakanların bu topluma doğru olanın ne olduğunu açıklaması gerekiyor diye düşünüyorum.

Gerek kişi olarak, gerekse Genel Sekreteri olduğum nedeniyle TKP olarak biz, Kıbrıs'ta federasyon şeklinde bir siyasi çözüm bulunmasından yana taraf olmaya devam ediyoruz.

Amacımız Töre'nin itham etmeye çalıştığı gibi toplumumuzu yok etmek değil, tersine bu topraklar üzerinde alnı açık başı dik insanca barış ve huzur içinde yaşatmaktır.