Hayır diyorum!
“Barıştan yana sesimizi daha gür hale getirmemiz gerekiyor. Bunu yüksek sesle söylemekten hiçbir zaman imtina etmeyeceğim. Geri çekilmeyeceğim.”
Toplumcu Kurtuluş Partisi Yeni Güçler Genel Sekreteri Mehmet Davulcu, Suriye’de yaşanan savaşın emperyalist amaçlarla çıkarılmış bir savaş olduğu görüşünü öne sürerek, bunun haklı bir savaş olmadığını, o nedenle karşısında olduğunu ve hayır dediğini açıkladı.
Haberatör Web TV’de katıldığı Özyaklaşım programında konuşan TKP-YG Genel Sekreteri, Suriye topraklarında yaşanan trajedinin sebebinin emperyalist devletlerle birlikte Türkiye hükümetinin de uyguladığı politikalar olduğu düşüncesini ortaya koydu.
Bölgesel de olsa savaşların tüm dünyayı etkilediğini ifade eden Mehmet Davulcu, en çok da kendi bölgesini etkilediğini belirterek, bu bakımdan Kıbrıs’ı da doğrudan etkilediğinin bir gerçeklik olduğunu söyledi.
Türkiye’deki AKP-Erdoğan iktidarının Suriye politikasının, “Kardeşim Esat” ile başladığını, ailece karşılıklı ziyaretler, Bodrum’da yine birlikte ailece tatil ve havuz sefaları yaşandığını anlatan Davulcu, sonrasında “Kardeşim Esat” söyleminin gittiğini yerine “Ey Eset, halkına zulmeden Eset” söyleminin geldiğini söyledi.
Hayatı boyunca barıştan yana taraf olduğunu, haksız savaşlara karşı çıktığını açıklayan Davulcu, bu savaşa da karşı olduğunu açıkladı.
“Bütün savaşlara karşı değilim. Gerekçesi ne olursa olsun bütün savaşlara karşıyım demem.Haklı savaşların verilmesi gerektiği düşüncesindeyim” diyen Davulcu, “Bu savaş haklı mı?” diye sorarak,“Bence bu savaş haklı bir savaş değil” diye yanıtladı.
Mehmet Davulcu konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Haklı savaş nedir o zaman? Bir ülkeye ve halkına sömürü amaçlı emperyalist saldırı olması halinde o saldırıya karşı verilecek savaş haklı bir savaştır. Emperyalizme karşı verilecek savaşlar haklı savaşlardır ve bu savaşlara halk olarak topyekûn omuz verilmeli ve hatta savaşılmalıdır. Aksi takdirde emperyalist güçler o halkı yok edene kadar sömürür.
Bu savaş emperyalistlerin planladığı bir savaştır. Suriye’de çatışan grupların lider kadroları Amerika’nın piyonlarıdır. PKK-PYD’nin lider kadroları da ABD’nin piyonlarıdır. Onların emrindedirler. Onlara hizmet ederler. Emperyalizmin uşaklarıdırlar. Bundan Türkiye’deki AKP iktidarı da sorumludur.
ABD ile TC Başkanları arasında bir ‘limit’ anlaşması olduğu yapılan açıklamalardan açıkça görülüyor. Savaş o limitler içinde olacakmış! Peki, o limitler içindeki savaşta ne kadar insan ölecek? Onların umurunda değil. Ancak, benim umurumdadır ve onun için haksız bir savaştır bu diyorum. Her iki tarafın elindeki silahlar Amerikan menşelidir. O silahlar kullanıldığında insanlar ölecek ama Amerikalı silah tüccarının cebine para akacak. İşte bu nedenle ben bu savaşı haklı bulmuyorum ve karşısındayım. Hayır diyorum ben bu savaşa.
Ordular savaş çıkarmaz, savaşa ordular değil, siyasetçiler karar verir. Bu savaş haklı bir savaş değildir demek, Türk ordusunun karşısına geçmek anlamına gelmez. Tam tersine bu savaşa Türk ordusunun içinden tepki geldi. Ancak bunu halk duyamadı. Duyamaz da, çünkü özgür basın yok. Haksız bir savaşla karşı karşıyayız. Ne zaman ve nasıl biteceği belli değil. Diktatörlerin ayakta kalıp iktidarlarını sürdürmek için başvurduğu son çare savaş çıkarmaktır. Böyle bir tabloyla karşı karşıyayız.
Haksız savaşlara hayır. Masum insanların ölmesine hayır, asker de olsa. Bu gibi dönemlerde barışı savunmak, barıştan yana tavır almak neredeyse intihar etmekle eş anlamlı olur. Çok kolaydır bu gibi dönemlerde savaştan yana tavır almak ve alkış tutmak. Zor da olsa, ağır bedelleri de olsa barışı savunmaktan korkmamalıyız.
Diplomasi ile halledilmeliydi bu sorunlar demekten, barışı yolları öne sürmekten asla vazgeçmemeliyiz. Bedeli ne olursa olsun. Çünkü savaşla gelecek olan bedel çok daha ağır olacak. Bu nedenle barıştan yana sesimizi daha gür hale getirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bunu yüksek sesle söylemekten hiçbir zaman imtina etmeyeceğim. Geri çekilmeyeceğim.”