KKTC’de politika bu iki olgu üzerinden yürütülmektedir.
Çözüm argümanı ile yola çıkan siyasilerin amacı çözüm ve buna dayalı olarak adaya Barışın gelmesidir. Yani bütünleştirici bir politikadır.
Çözümsüzlük ise temelde bir ayrıştırma politikasının gereğidir. Enteresan olan çözümsüzlüğü isteyenlerin da çözüm ve barış istediklerini söylemeleridir. Birkaç örnek verirsek.
Kısa bir süre önce Bir gazete önünde toplanan kalabalık bir basın bildirisi okudu. Bildirinin sonu aynen şöyle.
’’ Sizin gücünüz bu toplumu ayırmaya, bölmeye yetmez. Yapamayacaksınız, Bölemeyeceksiniz, başaramayacaksınız.’’ Eyleme katılan parti ve STK’lar Yeniden Doğuş Partisi. Kıbrıs Varoluş Hareketi. KISAV. KKTC Vatanseverler Derneği.Hatay Kültür ve Dayanışma Derneği. Millî ve Manevi Dayanışma Derneği. Lefkoşa Dostluk Derneği, Ahıska Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği. Hataylılar Bütünleşme ve Yardımlaşma Derneği. Çukurovalılar Dayanışma Derneği. KKTC Ülkü Ocakları. Sur lariçi Gençlik KKTC Adıyamanlılar Dayanışma ve Kültür Derneği
İçlerinde bu güne kadar birleştirici ve de gözümden yana tavır sergileyen var mı? Fakat sizin gücünüz bizi bölmeye yetmez derken neye yetmeyeceğini apaçık dillendirmektedirler. Çünkü toplumu bölenlerin safında ve de üstelik ayırımcılığı şiddetli olarak savunan örgüt ve partilerdir bunlar. Yeniden Doğuş Partisinin kuruluş amaçları içinde ‘’Kıbrıslıların Türkiyeli seçmenden gasp ettikleri hakları geri almak’’vardır. Yani ayırımcılık üzerine kurulmuş bir parti olduğunu peşinen ilan etmiştir.
UBP-DP Hükumetlerine bakalım. Bu partiler hep çözüm istiyoruz ama diyerek hep tek taş vermeyiz politikasını savunarak çözüm yanlısı olmuşlardır. Bakın içlerinde çok çok önemli bir da kahraman vardır.
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu. Tam bir kahraman. Çözüm olursa silahlanıp dağa çıkacak ama çözümden yana, Kuzeyde yaşayan azınlıklara gelen yardımlardan vergi almaya kalkan yiner bu zat-ı muhterem sanki KKTC’deki halktan adaletli vergi toplayan bir Hükumetin bakanı da bu küçük yardımlardan da vergi alacak.
Bu zat-ı muhterem o kadar coşmuş ki ayranı yok içmeye Rumlar petrol aramaya devam ederlerse bombalarız diyor.
Onun bu saçma davranışlarına ses vermeyen Hükumet inceden inceye değil artık meydan okurcasına vatandaşlık üstüne vatandaşlık vererek zaten değişmiş olan demografik yapıyı daha da bozarak Bırakın Kıbrıs’ta çözümü sabote etmeye Kıbrıslıları göç etmeye zorlamaktadır.
En azından çözüm tarafında olanlar son elimizde kalan Devlete ve kültürümüzde kalanları kurtarmaya çalışırken bu çözümsüzlük savaşçıları onların da elden çıkartılmasını savunuyorlar. Nasılsa kendileri ve yandaşlarına sağladıkları onları adada tutacak. Fakat torunlarının bu toprakları terk edeceklerinden haberleri yok veya umursamıyorlar.
Kıbrıs Türkünün geleceği tehdit altındadır. Gün geçtikçe ve bizi yönetenler hep ayni vurdumduymazlığı sürdürdükçe önce elimizdeki varlıklar elimizden alınacak sonra da kendi ülkemizin sığıntıları olacağız.
Köşeye sıkıştırılmış bir halkız izi yönettiğini zanneden Hükumetler bizleri kendi çıkarları için esir almışlar ve sadece kendi menfaatleri için bizleri kullanmakta ve kendilerine biat etmeye zorlamaktadırlar. Karşılığında ise bizlere ellerindeki havucu göstermektedirler.
Artık bunların farkına varın toplumsal tükenişimize bir dur deyin. Son pişmanlık para etmeyecektir bunu bilin.
Kendi varlığımıza sahip çıkalım. Yıllarca onurumuzla var olmak için mücadele ettik kıymetini bilelim.