Evet, bu bizim 1974 sonrası yürüttüğümüz politikanın gerçek adıdır.
Bu politikanın tohumları 1963 yılında atılmıştır.
BEY Yönetimi ile başlayan toplum mühendisliği milliyetçilik ekseninde kendi oluşumlarını yaratmıştır. O kadar ki zengin kimler olacak, emirlere itaat edenlerin görevleri ne olacak? Kurulan sisteme karşı gelecek olanla nasıl kimler tarafından cezalandırılacak.
Bunlar ve sistemin kurulması ile ilgili tüm toplum mühendisliğinin gereği yapılmıştır.
1974 sonrası bu BEY Yönetiminin sadık temsilcileri çeşitli şekilde ödüllendirilerek sistemin devamı yine o milliyetçilik çizgisinde pekiştirilmiştir.
Makamlar, mevkiler, fabrikalar, evler, bilumum çıkarlar sağlanmıştır.
Yıllarca anlamına uygun şekilde gönüllü yapılmış mücahit hizmetleri puana, mala dönüştürülmüş ve ödüllendirilerek hizmetlerinin devamı sağlanmıştır.
1976’da Demokrasiye geçerken da çatı ayni kalmıştır.BEY yönetiminin temsilcisi R.R.Denktaş ben UBP’yi kurdum deyip istediğini Başbakan da dahil istediği göreve getirmiştir.Onun bu paylaşımından faydalanamayan muhalif partilerde yerlerini almışlardır.Nitekim günü geldiğinde Fuat Veziroğlu gibi (Anamur aslanı) müritler saflarına geri dönmüşlerdir.
Tabi ki ilk seçimde %76’lık bir oy ile da meclis artık sözde demokrasiyle yönetilen bir Devlet olduk.
Çözüm görüşmeleri Anayasal düzenin sağlanması esasına değil farklı bir tez olarak federal sistem üzerine görüşme yolu seçilmiş fakat her çözüm ile ilgili görüşme sonrası ‘’Rumlar anlaşma istemez’’denilerek sonlandırılmıştır.
Bu süreçte Türkiye’nin onayı ile Rum bütün adanın temsili yetini sağlamış, tek taraflı olarak AB’ye girmiş, Türkiye ile sıfır gümrük statüsü ile ticareti sağlamış, Uluslar arası tüm alanlarda ayni masaya bir devlet olarak oturmayı başarmıştır. Tüm spor müsabakalarında Türkiye ile karşılaşabilmektedir. Hatta bir Avrupa kupası karşılaşması için Trabzonspor Larnaka hava alanına inmiştir. Enteresan olan Güneye inen uçaktan inen kafile Kuzeye geçerek Denktaş’ı ziyaret etmiş ve tekrar Güneye geçerek maçını oynamıştır. Bu da ne demektir adaya uluslar arası limanlardan gelenler Kuzeye geçebilir tekrar Güneye geçebilir. Bu konuyu çözüm siyasetimize neden almadık?Çünkü istenen çözüm değil çözümsüzlüktür.
Bir sonraki yazımda sürecin 1976 sonrası gelişimini anlatacağım.