2020'de yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçim adaylığı için şimdilik üç isim görünüyor.
Tabii ki bu isimler ile kalınmayacak onuda belirteyim.
Başka isimler de ortaya çıkacak.
Üç isim yazmıştım.
Birincisi Mustafa Akıncı.
Íkincisi Kudret Özersay.
Ve üçüncü isimde Tufan Erhürman.
Yani bakıldığı zaman bu isimler Kıbrıs konusunda Türkiye'nin yolunda hareket ettikleri bir gerçektir.
Mustafa Akıncı, farklı bir görüş ve düşünce göstermeyerek Ankara'nın hazırlamış olduğu görüşleri çerçevesinde masaya oturmuş oluyor.
Garantörlük konusunda kesinlikle vaz geçmeyeceğini söylemiş ve masada bunu hep öne sürmüş oldu.
Kesinlikle garantörsüz çözüm olmaz dedi.
Aynı şekilde Kudret Özersay'da öyle.
Peki ya Tufan hoca?
O da aynı şekilde garantörlük konusunda illaki garantörlük der.
Yani Ankara'nın yolundan çıkmaz.
Farklı bir şekilde garantörlük de masaya koymazlar.
Mesela Avrupa birliğinin garantisini de kabul etmezler.
Ya da garanti olmasa da olur diyen yok.
Böyle bir aday maalesef yok.
Talat, geldi geçti o da aynı şekilde Türkiye'nin garantisi dedi.
Eroğlu da aynı şekilde.
Sol adaylar ayni.
Sağ adaylar da ayni.
Oysa sol adaylar muhalefet oldukları yıllarda tam tersi konuşmuş oluyorlardı.
Bugün sağ adaylar ve sol adaylar ayni şekilde Ankara'nın nasıl masaya oturacaksın, nelerin talebini yapacaksın, dediklerini yerine getirmiş oluyorlar.
Hangi seçilen cumhurbaşkanı masaya oturduğunda Kıbrıs cumhuriyetine dönük bir çözümü öne sürdü? Ya da Kıbrıs cumhuriyetinin vermiş olduğu haklarımız için ne yapmış oldular?
Ne Akıncı.
Ne Talat.
Ne de Eroğlu.
Bu konuda hiç bir harekette bulamadılar.
Yine aynı şekilde çıkarılacak olan hidrokarbon ve doğal gaz konusunda neden Akıncı Kıbrıs cumhuriyetin vermiş olduğu hakkı kullanmak kaydı ile BM'ye şikayet ederek hakkımızı bu şekilde almaya girişmedi?
Uluslararası hukuk yoluna neden gidilmedi?
Ve bugün Rum tarafı bu şekilde yaparsa bizde Türkiye'nin emrini yerine getirerek denizlerimizde arama yaparız diyerek akılları sıra hak aramış olacaklar.
Böyle şey mi olur?
Bu açıkça kavgaya ve daha da bölünmüş olmaya gitmiş olur.
Oysa Kıbrıs cumhuriyeti üzerinden yol bulunması ve hakkımızı bu şekilde denizlerde almamız hiç de zor değildir.
Ama Türkiye buna izin vermiyor.
Onun emri altında olan Akıncı'da böylelikle onun dediğini yapmış oluyor.
Bu yüzden 2020'de seçilecek bir aday bugün Ankara'nın isteğini değil, Kıbrıs Türkünün çıkarlarını yerine getirecek kişi olması gerekir.
Gelenleri gördük.
Talat.
Eroğlu.
Akıncı.
Hepside Ankara'nın emrinde olmuştur.
Onun için gerçekten Kıbrıs Türkünün temsilcisi olacak bir aday çıkması gerekir.
Böyle bir aday üzerinden barış ve çözüm isteyen partiler, örgütler, toplanmak koşulu ile çıkara biliriz.
Yoksa diğer adaylara verilecek her bir oy daha da çözümsüz kalacağımız demektir.
Evet.
Bu da bizim sonumuz sayılacak