Değersizilik duygusu az ya da çok bir çok kişide olan bir durumdur. Bu insanın doğasında olan bir duygudur. Kimileri bu durumla baş etmesini bilirken, bazı kişiler bunu tam tersine çocukluktan gelen ve başedilmesi zor olan bir değersizlik hissi vardır. Kendini değer avcısı gibi görüp kendinden üstün insanlarla ilişkiler kurmak isterler bunun için yoğun arzu ve istek duyabilirler. Değersizlik duygusu ile baş etmek için kimisi aşağılık kompleksi geliştirir. Kendini sürekli üçüncü kişilere ispat etmek zorunda hissederler. Bu kişiler genellikle marka kıyafetlerini, marka arabasını , marka saatini vs. insanların sürekli görmesi ve dikkat çekmesi için ellerinden geleni yaparlar. Şahit olduğunuz olmuştur değil mi ? Yakın çevrenizde veya sosyal medyada ? Bazen bu kişiler girdikleri ortamda özgüvenli halleriyle de dikkat çekebilirler. En iyisini kendilerinin bildiğini iddaa etme, hata kabul etmeme gibi özellikleri de vardır. Bunları yapmalarındeki sebep ; kişinin kendi içinde hissettiği ‘’ değersizlik ‘’ duygusudur. Bu durumu yaşayan kişilerin öz eleştri yapıp bu durumu kabullenip dışarıdaki kişilere ve nesnelere değilde kendi benliğine yatırım yapmaları faydalı olacaktır. Değersizlik duygusu, bir insanın kendisini diğer insanlardan daha değersiz bir varlık olarak algılamasını tanımlar ve kökenini çocukluk yaşantılarından alır. Bir insana değer vermek, onun gerçeklerini anlamaya çalışmak ve onu olduğu gibi benimseyebilmektir. Ama birçok kişi diğer insanlara değer verdiği sanısıyla aslında kendi narsist ihtiyaçlarına doyum sağlar. Kendisine değer verilmemiş insan bir başkasına değer veremeyebilir. Bunu sonradan öğrenebilmesi de ancak kendisine değer verebilmeye başladıktan sonra işleyebilen iki yönlü bir süreçtir. Yani insan kendine değer verdiği oranda bir başkasına değer verir.Bir insanın ne olduğu ile ne olması gerektiği konusundaki tutarsızlığı değersizlik duygularının doğal bir sonucudur. Değersizlik duyguları yaşayan insan, kendi gerçek benliğini kabul etmediğinden, gerçekdışı bir üstünlük düzeyine ulaşabilmek için çaba harcar ve enerjisinin çoğunu bu amaç için tüketir. Acı verse de hoşlanmadığımız kendimizle yüzleşebilmeli ve bu yüzden asla kendimizi lanetlememeliyiz. Kendini lanetlemek ya da kendine acımak insanın sorumluluklarını görebilmesini engeller. Güçlülük, yürekli olmayı gerektirir. Yüreklilikse insanın kendi gerçekleriyle yüzleşebilmesini içerir. Bir insan ancak kendi içinde devrikse başkaları tarafından devrilebilir. Kusurlu bir yanımızla yüzleşip bunu kabul edebilirsek, bu yanımızın bir süre sonra ortadan kalkma olasılığı artar. Çünkü kendimize hoşgörülü oldukça, diğer insanların kusurlu yanlarını da daha kolay kabul edebiliriz.
Değersizlik, çoğu insanın başa çıkmaya çalıştığı birincil duygulardandır.
Çoğunlukla öfke,mutsuzluk,kabul görmeme vb. ikincil duyguların altından da değersizlik çıkar.
Bu duyguyu halletme aşamasında kişi kendini kötü hisseder, hallettikten sonra iyi hissedebilir.
Değersiz hissetmek tam olarak kiminle ilgili sizce ?
Sizi değersiz hissettiren kişinin hareketleri başkalarını da aynı şekilde etkiler miydi ?
Kendinizi değersiz hissetmenizin ardındaki düşünceler neler ? Daha farklı neler düşünebilirdiniz ?
Bazı şeyler sizin değerinizle ilgili olmaktan çok karşı tarafın yapabileceklerinin sınırıyla, becerileriyle ilgili olabilir mi?
Sizin değerinizi ölçen şey gerçekten insanların yaptıkları ve yapmadıkları mı ?
Değer görmediğinizi düşündüğünüzde bu sizin değersiz oluşunuzla ilgili değil de karşı tarafın belki sizin yaptıklarınızı tam olarak fark edememesi, kavrayamaması ya da potansiyeliyle ilgili olabilir mi ?
Birinin değerini bir başkası belirleyebilir mi ?
Size bir takım sorular bırakıyorum düşünmek için,cevapları belki yolunuza ışık olur.
Sevgiler