Seçimler nedeniyle bizlere sorular yöneltildiğini belirterek, toplumun siyasete ve siyasetçiye güveninin kalmadığı, geleceğe yönelik umutlarının zayıfladığının belirtildiği ve "Siz TKP olarak ne öneriyorsunuz?" diye sorulduğunu söylemiş; bu soruya TKP olarak da, Değişim ve Kurtuluş İttifakı olarak da cevabımız olduğunu üstelik çok anlaşılır ver net olduğunu ifade etmiştik.
Konuyu işlemeye devam ediyoruz.
UBP ve “demokrat” diye yola çıkmış olmasına karşın sonuç olarak UBP’nin kötü kopyası olmanın ötesine geçemeyen DP hükümetlerinin yarattığı işçi ve köylü sömüren; kendinden yana olmayana yaşam hakkı tanımayan, partizan ve kamu kaynaklarını yağmalayan bir sistem vardı. O sisteme alternatif olarak “yeni bir düzen” önererek iktidara gelen CTP/BG halka verdiği sözleri tutup “yeni bir düzen” kurmak yerine, UBP ve DP’nin kurduğu yağma düzenini sürdürerek kendi yandaşlarını ihya etmeye kalkıştı.
CTP/BG işi o kadar ileriye götürdü ki, kurulu yağma düzeninin sahibi olan UBP’yi sırtlanıp hükümete taşıdı. Oysaki 2013 Genel Seçimlerinde halk kendi özgür iradesiyle iktidardan uzaklaştırmıştı. CTP/BG partisel hırsına yenik düşerek devrik UBP ile ortaklık kurarak hükümete taşıdı. UBP ile birlikte bir yıl hükümet sürdü.
Sonuç ortadadır.
Bugün toplumun duyarlı kesimleri hayal kırıklığı yaşamaktadır. Siyaset kurumuna küskündür. Hükümette bulunmuş ve yandaşlarına çıkar dağıtmış olan partiler, UBP ve CTP hala belli oranda destek görüyor gibi görünmektedir.
Para karşılığı yaptırılan sözde kamuoyu araştırmaları ile birey yurttaşların oy doğrultusunu yine kendilerine yönlendirmeye çalışmaktadırlar.
Gazetelerde yayınlatılan sözde kamuoyu araştırmalarının verdiği siyasi yönelimler ile toplumun içinde bulunduğu durum arasında çok ciddi farklılıklar vardır. Kıbrıs’ta 10 gün yaşayan bir insan bile yurttaşın kurulu düzenden şiddetli biçimde şikayetçi olduğunu görecektir.
Kurulu düzenden bu kadar çok şikayetçi olan bir toplum nasıl olur da hala UBP ile CTP’ye oy vermeye meyilli ola bilir?
Bunun cevabı da ortadadır. Sermaye grupları bu iki siyasi partinin arkasında durmaktadır. Parasal kaynaklar bu iki partinin kontrolündedir. Dolayısıyla basın kuruluşları da bu iki partinin konrolü altındadır. Parasal güç ile kamuoyu üzerinde algı operasyonları yapılmakta ve birey yurttaşın oy doğrultusu yine bu iki partiye yönlendirilmeye çalışılmaktadır.
Bu bağlamda TKP’ye düşen görev emek gücünü kullanarak yurttaşlara ulaşmak ve gerçekleri ortaya koyup aydınlatmaktır.
BU hususta elimizden gelenin fazlasını yapmak zorunda olduğumuzun bilincindeyiz. Durmak, dinlenmek yok. Halkın iktidarı için yolcuyuz, yoldayız.
Konuyu işlemeye devam edeceğiz.