Derin üzüntüler, stres, sıkıntı, yaşam şartları, ekonomik sorunlar... Bu liste daha da uzayabilir.
Normal hayatın içerisinde bile kendimizi mutsuz, çaresiz ve keyifsiz hissedebilirken, yaşanan problemlerle birlikte depresyonda olduğumuza dair düşüncelere kapılabiliriz.
Ancak gün içindeki gelip geçici moral bozulmaları depresyon olarak adlandırılmaz.
Üzüntü ve keder halinin günlük aktiviteleri engelleyecek bir hal alarak, uzun sürmesi ve işlevselliği bozması depresyon gelişiminin belirtisi olabilmektedir.
Adından sıkça bahsettiğimiz depresyon, belirtileri nasıl yaşanırsa yaşansın eğer tedavi edilmez ise ciddi bir sağlık sorunu haline gelir.
Depresyon tanısının koyulabilmesi için kişideki bazı özellikler sorgulanmalıdır.
▪Çökkün Duygudurum:Kişide çökkün, kederli, kasvetli ve sıkıntılı bir duygudurum hakimdir.
▪İlgisizlik:Önceden severek yapılan günlük etkinliklere (okumak, egzersiz yapmak, TV seyretmek gibi) ilginin azalabilir.
▪Uyku bozuklukları: Bu durumda uyku durumuna geçememe, sık sık uyanma, sabah erken uyanma ya da uyku halinin artması gibi tablolar gözlenebilir.
▪İştah sorunları:Kişi kilo kaybedebilir. Son bir ayda diyet yapmadan ortalama kilonun %5’i kadar, en az 4-5kg. verilebilir. Bazı depresif kişilerde de kilo artışı olabilmektedir.
▪Konsantrasyon güçlüğü:Depresyon halinde kişide dikkat dağınıklığı ve konsantrasyon güçlüğü görülür.
▪Yorgunluk:Fiziksel enerjide azalma ortaya çıkar.
▪Psikomotor huzursuzluk ya da retardasyon:Depresyon tablosu kişide ajitasyon hali ya da psikolojik fonksiyonlarda azalmaya yol açar.
▪Suçluluk-değersizlik düşünceleri:Yaşanan olaylardan suçluluk duyulabildiği gibi kişinin kendini değersiz hissetmesine de rastlanabilir.
▪Yaşamı tehdit eden düşünceler:Kişide ölüm düşünceleri, eğilimleri ya da girişimleri yani intihara yatkınlık görülebilir.
En az 2 hafta süren, yaşamınızın akışınızı bozacak derecede bu belirtilerin en az 5’ini kendinizde fark ediyorsanız, depresyonla karşı karşıya olduğunuz ve psikiyatrik yardım almanız gerektiği anlamına gelebilir.