Gelen tüm partiler hükümet oldular ama ne acıdır ki bu insanlara çare olmadılar. Oysa yasada bu insanlar özel insan kategorisinde tutuluyor ve onlara çare olunması gerekiyor, ama bizim sözde idareciler bu insanlara hayatlarını zindan etmiştir adet.
Yazık gerçekten de!
Yaşanan bu gerçekleri gördük sonra nasıl hükümetirler, nasıl bu insanların yaşamlarını ve sağlıklarını korumak gibi bir sorumlulukları yoktur diye düşünüyorum.
Oysa sorumludurlar.
Oysa görevleri budur.
Bunları yapmak ve bunlara çare bulmak için orada olmaları gerekirken, tam tersini yapıyorlar.
Tüm engelli vatandaşlarımıza çare olmayan hükümet bir bakıyoruz da başka başka şeylere çare olabiliyor.
Bu mudur hükümet etmek?
Bu mudur adaleti sağlamak?
Ve bu mudur bu insanlara tanınan yasal haklarını korumak ve bu insanlara çare olmak.
Maalesef değil!
Bu insanlar dışlanmış, itilmiş ve ne haliniz varsa görün diyor o hükümet denen makam ki o makam bu insanlara mecburdur elini uzatsın.
Ama bu el onlara uzanmıyor.
Uzanan yerler hep belli yerler oluyor.
Bu insanlar öncelikli insanlar olması gerekirken, hiç de önemsemem haline getirildiler.
Bakınız her türlü engelli olan insanlarımızın yaşam koşullarına.
Nerede yaşıyorlar?
Ne yiyorlar?
Nasıl besleniyorlar?
Sağlıkları konusunda gereken özen veya önem yerine getiriliyor mu?
Ya peki yolların durumu ne?
Özellikle kaldırımlar?
Ortopedik engelli birçok insanımız kaldırımlarda faydalanmak gibi bir sorunları halen daha devam ediyor. Kaldırımlar sadece normal engelsiz insanların kullanacakları şekilde yapılmaya devam ediyor. Yani bu insanları takmıyor. İlgilenmiyorlar. Bu kadar zor mu bu insanların da yürüyeceği şekilde kaldırımlarda iyileştirme yapsınlar? Kesinlikle değildir.
Ama yapmıyorlar.
Bu insanların hiçbirine saygıları dahi yoktur.
Geçen gün Haberatör Web Tv'de Yurdaer Garip'in hazırlayıp da sunduğu programına konuk olan Talasamiya hastası kardeşimiz Şefiğin konuşmalarına ve hükümet edenlerin de nasılda bu insanlara çare olmadıklarını izleyerek fırsat buldum. Gerçektende isyan ettim. Üzüldüm ve açıkçası da kahroldum. Ne demek bir avuç kadar sayılan bu insanların bu şekilde çaresizliğe terk edilmiş olmaları. Oysaki Anayasamız hükümet edenlerin, onların her türlü haklarına sağlıklı yaşayabilecekleri şekilde görevli ve sorumlu olduklarını söylüyor.
Peki onlar ne yapıyorlar?
Hiç bir şey!
Programda Talasamiyalı kardeşlerimizin sağlıkları için hizmet aldıkları binayı görüyorum ve de bir insan olarak utanıyorum. Binanın içerisi resmen rutubet ve küf tutmuştur. Yani sağlık açısından tehlike arz ediyor. Bunun dahi tamiri yapılmıyor.
Bu mudur sağlık?
Bu mudur reva bu insanlara?
Peki ya yasada olması gereken devlet kurumlarına yerleştirilme hakları ise 2006 tarihinden gelsin bu insanlara verilmiyor.
Neden?
Neden verilen bu hak yıllarca sağlanmıyor?
Bu da bir suçtur, ayrıca alımlar yapılıyor normal vatandaşlar adına, ama bu kesime verilen bu hak da böylece verilmeyerek hükümet edenler tarafından çiğnenmiş oluyor.
Bu insanlar yaşamasın mı?
Yaşamaya hakları yok mu?
Peki yardım adı altında verdikleri o gülünç paraya ne demeli.
Resmen bu insanlar hiçe sayılmıştırlar.
Evi olmayanlar var!
Kira nasıl ödenecek?
Neyle ve nasıl hayata tutulacaklar?
Dernekleri yardımcı oluyor ama onların da aldıkları yardımlar ortadadır. Herkese ellerini uzatmaları yetersiz kalıyor parasal açıdan.
Birçok engelli vatandaşımız, Kıbrıs kimliği vatandaşlığı ile Güney kesiminde çaresini arıyor.
Çünkü burada çaresini yerine getirmeyen bir hükümet ve onun sağlık bakanlığı vardır.
Ne ilaç var.
Ne malzeme.
Kanser hastaları özellikle Güneyde tedavilerini ve ilaçlarını almaya mecbur bırakılmıştırlar.
Bu insanlara bunları sağlamak bu kadar zor mu ey buranın hükümeti?
Hayır, kesinlikle değildir!
Ama diğer yandan bir bakıyoruz o hükümet edenler ve o cumhurbaşkanı milletin parasını gezmelerde kendi içlerinde harcıyorlar.
Yazıklar olsun!