Açık ve nettir artık yaptıkları.
Evet, burada bir işgalin söz konusu olduğudur.
Türkiye işgalini son olarak Afrika gazetesine karşı Ankara'dan dava açarak kanıtlamış oldu.
Zaten açık açık burada işgali her şeyi ile yerine getirmiş oldular. Bugün de davalar ve tutuklamalar ile bunu daha da artırmış oldular.
Şener Levent ve Ali Osman Tabak, Türkiye'ye adım attığı gün tutuklanarak sorgulanıp ceza evine gönderilecek! Tıpkı Tayyip Erdoğanın kendi aydınına, yazarına yaptığı şekilde!
O kadar çok insan ceza evinde yatıyor.
Suçları ne?
Demokratik hak aramaları!
Diktatörlüğe ses çıkarmaları!
Tek adama karşı koyup demokrasi için mücadele etmeleri!
Ve buna tahammül edemeyen dikta rejim sahibi Erdoğan, bu şekilde insanları içeriye arttı.
Çünkü bu insanlar onun için tehlikeli.
Bu insanlar çağdaş ve de ilerici insanlar.
Oysa onun rejimine bunlar terstir.
Dikta rejiminde ilerici çağdaş rejim olmaz. O yüzden böyle düşünenler kodeslere atıldılar.
Türkiye bu durum karşısındadır. Yani ülkede demokrasi yok!
Adalet, yok!
Hukuk sistemi yok!
Yargıda her şey gibi Tayyip Erdoğan'ın emrindedir.
Bunlar orada yaşanırken, burada neden yaşanmasın değil mi?
Burası onların idaresine geçmiştir işte!
Her ne yapılıyorsa, onların emirleri doğrultusunda yapılıyor.
Hükümet kurmak ve hükümet bozmak yine öyle!
Karşı duran gider, emirlere uyan kalır.
Gerçi bugün bakıyorum da karşı duran farklı biri yoktur o mecliste!
Tüm siyasi partiler, Tayyip Erdoğan rejmini kabul ediyor.
Bu yüzden burada tam anlamıyla meclisi ile birlikte işgal bu şekilde kabul edilmiştir.
Kabul edilen bu işgal ise ne acıdır ki giderek daha da kötü bir hal almış oluyor.
Son olarak yaşanan Afrika gazetesine karşın dava açma olayı.
Bu açıkça isgalin nasılda kendini gösterdiğidir.
Bu işgale karşı ne yapılacak?
Susulacak mı?
Ve daha da önemlisi, böyle bir durum karşısında garantör ülke isteyecek miyiz?
Türkiye bu şekilde nasıl garantör olacak?
Böyle bir ülkenin garantörlüğü mü olur?
Kesinlikle olamaz!
Yaşanan bu gerçekler ne acıdır ki garantör dediğimiz ülke tarafından yapılıyor.
Evet, sıra teker teker hepimize gelecek!
O halde, daha ne duruyoruz?
Daha ne susuyoruz?