Ergenlik ve yetişkinlik dönemine geçiş yapmış bireylerin o dönemdeki ilk yıllarında birden fazla değişim yaşandıklarını, okulların değiştiği, genc bireyin aile ortamında ayrılıp üniversiteye veya çalışma hayatına başladığı bir yaşam dönemidir. Üniversite yılları, gençlerin duygusal, davranışsal, sosyal ve fiziksel bir çok zorluğu bir arada yaşadığı bir dönemdir. Yükseköğrenim görmenin yarattığı sevincin yanı sıra aile ortamıdan ayrılma ve yeni ortama uyum sağlama, yeni çevre ve arkadaş edinme, gelecekteki mesleki çatışma ile ilgili kaygı gibi birçok sorunla da karşı karşıya kalmaktadır. Bu durum genç için heyecan verici olsada, çok fazla stres ya da endişe yaşadığı zamanlarında olduğu görülmektedir. Yoğun yaşanılan kaygının ve endişenin önüne geçilmez ise bu durum ruhsal bir bozuklukla sonlanabilir.
Bununla beraber gençlerde alkol ve madde kullanımı yaşı giderek küçülmekte ve yaygın kullanım görülmektedir. Üniversite öğrencileri üzerine ülkemizde yapılan araştırmalarda alkol ve madde kullanımına başlamada psikolojik sorunların, baskıcı ve otoriter aile yapısının ve ailede gerek fiziksel gerekse duygusal travma yaşayanların risk faktörü olarak ilk sıraları aldığı görülmektedir. Ergenlik dönemi zihinsel ve duygusal özelliklerden dolayı alkol kullanımına başlamak için ideal ortamı hazırlar. Bu maddelerin alışkanlık ve bağımlılık yapma özellikleri konunun önemini artırmaktadır. Gençlerin alkol ve madde kullanımı birçok ülkede büyük bir endişe kaynağıdır. Madde kullanılması kişinin kendisini kontrol edebilmesini güçleştirir. Bu da güvenli olmayan cinsellik veya madde etkisinde taşıt kullanma gibi riskli davranışları artırmaktadır.
Değişen dünyada gençlerin ruh sağlığını etkileyen faktörleri sıraladığımızda kaygı, alkol ve madde alımının yanında internet bağımlılığıda görülmektedir. İnternetin yararı olduğu kadar zararlarıda görülmektedir. İnternetin toplumdan bireyin yalıtılması, yalnızlık hissi, depresyon, toplumsal ilişkilerde zayıflama ve yakın arkadaş ilişkilerinde azalma gibi bazı sonuçlara neden olabildiği yapılan bir takım araştırmalarla belirlenmiştir (Yalçın, 2006). Diğer yandan obezite, uyku bozuklukları ve epileptik nöbetler de yoğun internet kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan fizyolojik sorunlar olarak kabul edilmektedir (Young, 2004). Bu bağlamda internetin uygun biçimde kullanılmadığı zaman insan yaşamını olumsuz bir biçimde etkileme ve bağımlılık oluşturabilmektedir.
Bu nedenle günümüz dünyasının zorluklarıyla baş edebilmek için gençlerin mümkün olan en erken yaşlardan itibaren zihinsel “dayanıklılık” yaratmalarına yardımcı olmak gerekmektedir. Ergenlerin sağlığını korumaya ve geliştirmeye yönelik girişimlerin faydalarının sadece ergenlerin sağlığı ile sınırlı olmadığını gösteren kanıtlar giderek artmaktadır. Bu faydalar hem kısa hem de uzun vadede kendini göstermektedir. Sağlıklı genç erişkinlerin işgücüne ve çalışma hayatına, ailelerine ve dahil oldukları topluluklara, sonuç olarak toplumun bütününe daha büyük katkılarda bulunabilmeleri önemli toplumsal ve ekonomik faydalar sağlamaktadır. Ergenler ve genç yetişkinler arasında ruhsal sorun ve bozuklukların önlenmesine, ruhsal bozuklukların tedavi edilebilmesine ve iyileşmesine yardımcı olmak üzere, erken yaşlardan itibaren zihinsel dayanıklılık geliştirilmesi amacıyla pek çok şey yapılabilir.
Çözüme yönelik öneriler;
Yaşamın erken dönemlerinden itibaren gençler ve aileleri arasındaki bağları ve ilişkiyi güçlendirmeye yardımcı olacak programlar ruh sağlığının iyileşmesine, sorunlar belirdiğinde erken fark edilmesine yardımcı olur. Alkol almak ve tüketmek için asgari bir yaş belirlenmesi ve nasıl satılacağının düzenlenmesi, zararlı içki tüketimini azaltma stratejileri arasındadır. Genç sürücüler güvenli sürüş konusunda bilgilendirilirken, alkol ve uyuşturucuların etkisi altında araba kullanmayla ilgili yasaların sıkı bir şekilde uygulanması gerekir. Kan alkol düzeyleri ile ilgili eşikler genç sürücüler için daha düşük tutulmalıdır.