1963 te başlayan toplumlararasI çatışmalar,
Türk , Rum paramilitaristler işi iyice kızdırmışlardı.
Yunanistan destekli EOKA ve Türkiye destekli TMT.
Sonrası milli duygular ile körüklenen ve ganimetlerle, ünvanlar ile, militarist güç ile ödüllendirilen karmaşık süreç.
Rum halkı kendi faşistlerine kurban olurken Türk halkı her taraftan darbeler yemeye maruz kaldı.
BU SÜRECE DE ‘MİLLİ DAVA’ DENİLDİ.
Pek de ne millete ne de milliyete kazanım sağlamayan bir dava ama adı öyle.
Zaten o yıllardaki söylevlerin gerçekleri hiç de yansıtmadığı giderek artan son yılların yazı ve çalışmalarında parçalı olarak aydınlanıyor.
15 Temmuz EOKA darbesi ve 20 Temmuz Türkiye askeri müdahalesi Adayı ikiye bölerek davayı daha da ‘’millileştirdi’’
Rum, Ermeni, Maronit zenginlikleri Kıbrıslı ve Türkiyeli Türklere milli ödül olarak paylaştırılırken, Kıbrıslı Rumlara da Kıbrıs Cumhuriyeti ve dünya nimetleri milli ödül oldu. Rumlar, Kıbrıs Cumhuriyetini en büyük telafi aracı olarak kullanmayı başarırken kıbrıslı Türkler de Türkiye’nin milli dava diye tanımladığı bu süreçte,, değişken Türk Dış Politikaları ile daha da yalnızlaşırlerken, adadaki egemenliklerini de bud ava ya uygun olarak Türkiye hükümetlerinin insaflarına bıraktılar.
Ve şİmdİ KARBON MİLLİ DAVA
Paranın gözü körolsun der eskiler.
63 de , 74 de sadece mal, mülk, egemenlik kavgalarının yarattığı ateşe bakarak şimdiki denizlerdeki servetlere olan iştahların yaratabileceği felaketleri tahammül dahi edemeyebiliriz.
Herkesin dini imanı Hidrokarbon, yani para..
Bunun nereis milli dava?
Ne Kıbrıs ne de insan kimsenin umurunda!
Ganimet ve iktidar üleşiminin yarattığı milli dava’nın milli masal olduğu artık gün gibi ortada.
Şimdiki gündem hidrokarbon milli davası!
Bakalım bu davadan nemalananlar bu kez kimler olacak?
Petrolcular, siyasetciler, silah satıcıları,
Denizi parselleyenler, füze üretenler,
Yoksa Kıbrıs insanı mı?