Sol hareketinde önde giden kişilerinden biriydi İbrahim Koreli.
Sendikacılık dendi mi hep İbrahim Koreli hatırlanacaktır.
Evet.
İki yıl oldu onu yitireli.
Temiz, dürüst, çalışkan ve de barış yanlısı yurtsever bir insandı İbrahim Koreli.
Koreli'nin ömrü hep kavga vermekle geçti. Dur durak demedi.
Mücadelesi düzene ve bu düzenden beslenen eğemenlere karşı ne isterse olsun hep sürmüştür.
Kavgası bu ülkede var olmaktı, bu ülkenin gerçek sahipleri olan Kıbrıslı'ların birlikte yaşayacağı gerçeğinden de hiç geri dönmedi.
Ezilenlerin, horlananların yanında hep durdu.
Sendikacılığla işçilerin hakları, alın terleri için hep kavga mücadele verdi.
Efsane bir sendikacıydı.
Törende konuşanlar sırasında El-Sen başkanı Kubilay Özkırac'ında dediği gibi ben sendikacılığı ondan öğrendim.
Evet, hem sendikacılığı, hem de siyaseti öğretendi İbrahim Koreli.
Eylemlerde, grev çadırlarında işçiler ile birlikte aylarca mücadele verdi.
Kalkanlı'daki Cypfruvex grev ve eyleminde kurulan çadırda yazın o kavurucu sıcaklarda işçi kardeşlerini yanlız bırakmayarak onların kavgasına, mücadelesine birlikte baş koyan gerçek bir sendikacıydı.
Polisin coplarının önüne atılan, hatta saldırı sırasında itfaiyenin üzerine püskürttüğü basınçlı suyu unutmak mümkün mü?
Nerde onun gibi bir sendikacı?
Nerde çalışanı için canını öne atan gerçek işçi emekçi bir kişi.
Evet, onun kavgası her zaman için birlik, mücadele ilkesinin yolundaydı. Bu yoldan dönenler oldu, fakat kendisi asla ve asla dönmedi. Yoluna hep partisinde kalarak devam etti.
Evet, seçim konuşmalarını hatırlıyorum.
Omorfo'daki İnönü meydanını.
Kalabalık bir insan seli oluyordu o meydan,
dolup taşıyordu o meydan.
Onun o gür sesi, halen daha kulaklarımda çınlıyor.
Alkışlar yükseliyordu o her konuşma yaptığında!
Coşuyordu seçmen o meydanda!
Evet.
Tam anlamıyla gerçek emekçi bir insandı. Kendi ülkemizde yaratılan esir hayatına hep karşı durdu.
Sermaye ve statüko'nun bekçisi olmadı. Emeğin ve de emekçilerin yanında yoluna devam dedi.
Yolu hep insandı.
İnsan sevgisiydi.
Yolu eşitlik ve adaletti.
Bunlardan nasıl vazgeçebilirdi ki.
İmkansızdı.
Onun dürüst oluşu, temiz oluşu, buna izin vermezdi ki.
Kukla olmak değildi onun asli görevi.
Ve meclisi boykot da ederek vekil olmadı mecliste! Onun asli görevi kendi kendinin efendisi olmaktı. Bu da siyaset anlayışı açısından onun vazgeçilmez kararı olmuştu. Bu kararı ile kavgası hep devam etti.
Türkiye'ye kukla olmayı kabul etmeyerek bir dönem meclise girmedi!
Evet, İbrahim Koreli emeğe ve emekçilere arkasını hiç dönmedi.
Emeğin en yüce değer olduğunu çok iyi biliyordu.
Geçmişi her zaman için emekçi kardeşlerimiz ile birlikte omuz omuza geçmiştir.
Onların kavgaları içinde yer aldı.
Her türlü haksızlık karşısında vekil dönemi olsun veya sendikacılık dönemi olsun, hep ayni şekilde sürüp gitti.
Katıksız ve de hilesiz bir dürüst siyasetçi ve sendikacı olmuştur.
Gerçek anlamda "sol'da" bir büyük yol gösterici ve önderimiz olmuştur.
İbrahim Koreli abimizi, asla unutmayacağız, unutturmayacağız!