UBP milletvekili Hüseyin Özgürgün yaklaşık bir yıldan fazladır ülkede değil, Türkiye'de bulunmaktadır. Meclis'te olması gerekirken meclisin kapısına dahi uğramış değildir. Yani bu kişi turist değildir burada, ya da normal vatandaş da değil. O bir vekil, ki bu vekil, mecliste olması gerekirken, meclise 1 yıldan fazla uğramıyor. Uğramadığı meclisten de vekillik maaşını çatır çatır da alıyor.
Düşünün siz bir devlet çalışanısınız ve 1 yıl işe gelmiyorsunuz ne olur size?
Aynen paket olursunuz.
Yani gözünüzün yaşına bakmazlar.
Ama vekilimiz öyle değil ve maaşını da almış oluyor.
Seçtiklerimiz bunlar ne acıdır ki.
Bunlar bizleri, toplumu idare edenler ve bakınız nerelerde ve ne şekilde yaşıyorlar.
Evet, servet içerisinde yaşıyorlar.
Alışverişler ve en değerli yerlerde yaşam sürdürüyorlar.
Özgürgün mü sadece?
Hayır, çoğu siyasetçi olanlar hep böyle!
Her neyse.
Özgürgün, istifa ettim de istifamı kabul etmediler diyor aklı sıra.
Ne istifası, yalandır.
Toplum tepki koyduğu zaman sırf bu tepkiye karşı istifa yalanıdır bu.
Özgürgün ve partisini bilmesek inanacağız. Ama partisi UBP her bir şeyi ile yalanlar üzerinde kurulmuş bir partidir.
Ve halen daha bu vekili mecliste göstererek milletin parasını bu şekilde haksızca vermeye devam ediyorlar.
Bu mudur adalet anlayışı?
Bu mudur devlet idaresi?
Hükümetlik bu mudur?
Halk sizleri bunun için mi seçti?
Toplumun verdiği vergileri zaten çatır çatır hal vurup savurmuş oluyorsunuz ve o da yetmez, bir de vekillik yapılmayacak ve ona maaş vermeye devam diyeceksiniz.
Ziynetleriniz hep aynı işte.
Toplumun cebine el atmak.
Hep toplumdan almak ve aldığınız paraları da bu şekilde haksızca birilerine vermek.
Bizler, sürekli haksızlıklar üzerine yazılar yazıyoruz. Yazarken bunların hesabını versinler diye hep bekliyoruz, ama maalesef hiç umurlarında bile değil, olmuyor da!
Kurdukları bu kirli düzeni bu şekilde sürdürerek haksızlık ve adaletsizlik yapmaya devam ediyorlar.
Bakınız ülkeye ve ülke insanına.
Özellikle de özelde çalışan insanlara.
Evet, özel sektör çalışanları pandemide kapalı kalınan dönemde "çalışmadıkları" için maaşlarını alamadılar, alabilenler ise sadece 1500 TL'ye talim etmek zorunda kaldılar!
Bu 1500 TL'yi çok sayıda insanımız dahi alamadı ve açlığa sefalete bırakılmış oldu devleti idare edenler tarafından!
Peki ya 1500 TL alanlar hayatlarını idame edebildiler mi?
Maalesef hayır!
Peki ya asgari ücretin belirlenmemesine ne demeli.
11 aydır asgari ücret ayni kaldı.
Ama zamlar devam etmiş oldu.
İnsanlar perişan.
Açlık ve sefalet içinde.
Bunalımlar had sahada.
Ve tüm bunlara rağmen hükümet edenler gayet rahat bir şekilde asgari ücretlinin boğazını sıkmaya devam ediyorlar.
Ama diğer yandan ise, Hüseyin Bey, memlekete gelmediği halde maaşını da alıyor.
Ve 13. Maaşını da alacak!
Bu mudur adalet?
Bu mudur insanlık?
İşte UBP'nin adaleti!
İşte UBP'nin asgari ücretli insanına vermiş olduğu değerdir bu!
Yazıklar olsun!