Kendi paramız, yani Kıbrıs Lirası.
Kıymetli ve de her zamanda yüksekti.
Hatta İngiliz sterlinden de yüksekti.
Kıbrıs’ın lirası ortak lirasıydı bizlerin.
Kıbrıs Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın kuruluşundan 1974'de kadar paramızı kullandık.
Hatta belli bir dönem de paramızı kullanmaya devam ettik.
Ve daha sonra hayır diyerek o kendi paramız olan değerli itibarlı paramızı kullanmamaya karar veriliyor.
Tabi ki bu karar, Türkiye tarafından Rauf Raif Denktaş ve yönetimine yaptırılıyor.
Ve, bizdeki arsızlar bir Kıbrıs lirasını 36 TL'den çarpmak suretiyle milletin elinden almış oldular.
O zamanın bir Kıbrıs lirasının karşılığı 40 TL'ydi.
Ama ne var ki Denktaş ve yönetimi 36 TL üzerinden paramıza el koydular.
Yani soyulduk halk olarak!
O günleri hepimiz çok iyi biliyoruz.
Başta milleti kandıran ve de her dönemde başımıza musallat edilen Denktaş vardı.
Denktaş, Türkiye tarafından her türlü oyunu bizlere oynamıştı.
KKTC ilanından tutunda...
Tekrardan seçilmesine kadar...
Ve, muhalefet tehditle eller havada KKTC'ye evet dedi.
O günden bugüne halimiz belli.
Ne hale geldiğimiz.
Her şeyimizi bitirdiler.
Üretimden kopardılar.
Rumdan kalan her şeye son verdiler.
Fabrikalara kilitleri vurdular.
Ekonomik yönden Türkiye'ye muhtaç ettiler.
Tabi ki bilinçli olarak yapıldı ki ayakta durmamak için!
Türkiye'ye muhtaç olalım.
Onlara kafa tutmamak için her şeyimizi bitirdiler.
Her neyse...
Paramızı elimizden bu şekilde aldılar ve bir halk oylaması dahi yapmadılar.
Neden yapsınlar ki.
Kaybedecekler çünkü.
Kaybedecekleri bir şey için halk oynamasına neden gitsinler değil mi?
Bizler kazanalım da Türkiye kaybetsin mi?
Evet.
Türkiye bu şekilde kendi parasını ve kendi hegomanyasını göstermiştir.
Ve bugün altın değerindeki paramızın yerine, onun yanında pul olan TL'ye teslim ettiler bizleri.
Ve halimize bakınız.
Bir Sterlin 6 TL!
Bir Euro'da 6 TL'ye dayanıyor.
Ne olacağız?
Yani halimiz çok kötüye gidiyor.
Batıyoruz, bitiyoruz.