Zorla kendinizi kimlik sahibi yapamazsınız. Hele da sizin bir Kıbrıslı kimliğiniz varsa.
Serüvenimiz 1 Ağustos 1571’de başlar.
Şarabı güzel bir adayı ve Ortodoksları Katoliklerden kurtarmak amacı ile yapılan bir fetih ile başlar.
Adaya Osmanlı nüfusu taşınır. 22 Eylül 1572 tarihinde çıkan genel iskân kanunuyla Karaman'dan , Beyşehir, Ürgüp, Niğde, Aksaray, Akşehir gibi Anadolu'nun orta kesiminde kalan şehirlerinden aileler getirilerek yerleştirilir.
Yıllar geçer ve Osmanlı kendi çıkarları için adadaki halkını 4 Haziran 1878 tarihinde gizli bir Berlin anlaşması ile İngiliz’e kiralar.
Kira şartlarında Osmanlı İmparatorluğu ada üzerinde din, eğitim ve adalet kurumlarından yine sorumlu olacaktı’’.Ancak hiçbir zaman bu denetimini yerine getirmedi ve bizi İngiliz’in insafına terk etti.
Biz yine umudumuzu kaybetmeyerek direndik. Bir yerde kurtarılmayı umut ettik. Atatürk Türkiye’sinin oluşmasında misak-ı milli sınırları dışında bırakılarak ikinci kez terk edildik.
Artık bir Kıbrıslı kimliği için kenetlenme yerine Türk kalabilmek için bir mücadeleye giriştik.
Türkçe konuşan Kıbrıslı olabilirdik. Nedenlerimiz da vardı Türkiye Cumhuriyeti bizim bütün girişimlerime tek yanıt vermiş ve ‘’Bizim Kıbrıs meselesi diye bir sorunumuz yoktur ‘’Diye dünyaya ilan etmiştir.
1951 plebistinde kilise EOKA kararı alınca İngiliz İngilizliğini göstermiş ve bizi Türkiye’ye karşı taleplerimizde kışkırtmıştır. Türkiye bize karşı direnmiş ama yine İngiliz’in oyunu ile çakma bir Londra konferansı ile Türkiye’yi Kıbrıs’ta taraf yapmıştır.
Ne yapacağını bilmez halde Türkiye ilk ‘’Kıbrıs Türk’tür Türk kalacaktır’’(İlk Kıbrıslının Türk kabul edildiği slogandır)Sloganını üretmiş ama hemen arkasından ‘’Ya Taksim ya ölüm’’Sloganı geliştirilmiştir.
Bu tarihten sonra ne üzücüdür ki Türkiye özellikle İngiliz ile işbirliği içine bizi EOKA’ya karşı İngiliz saflarında Oksilyari ve Komando adı altında savaştırmış ve ada halkının karşılıklı düşmanlığını artırarak 1960’da iki halk arasında Cumhuriyet imzalatıp. Kendi üslerini koruyarak ve her iki garantöre garanti ettirerek aradan sıyrılmıştır.
Türkiye aradan geçen bu zaman zarfında Taksim tezine sahip çıkarak günü geldiğinde bunu başarmak için adada kendine biat edecek kişilerle birlikte önce bir BEY yönetimini geliştirmiş,1974 sonrasında ise Makam ve ganimet zenginleri da bunlara katarken adaya nüfus aktararak sandık egemenliğini da ele geçirmiştir.
Artık 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası adı konmayan bir İLHAK yönetimi mevcuttur.
Şimdi bu İlhak yönetiminin Meclisinde ona Cumhurbaşkanım diye hitap eden Tatar ve Ersan Saner’in meclisinde konuşma yapacak.Paranızı da hatta suyunuzu da ben veririm diyecek ama Kıbrıslı dan aldıklarını hiç söylemeyecek.Onu Mecliste dinleyecek vekiller da alkış tutacak.
Yıllar boyu sizi Türk kabul etmeyen Saf Türk olmadığınız için GGK olamadığınız, Sivil savunma komutanı ve Merkez Bankası müdürü olamayacağınız bir ülkede yaşmakta olduğunuzu, Anayasanın geçici 10.nuncu maddesi ile yönetimin bizde olmadığını unutarak o koltuklarda oturma pahasına Kimliksiz olarak yaşamayı içinize sindireceksiniz,
Ben kimlik sahibi olmak isterim.Üzerinde yaşadığım bu topraklarda 450 yıllık bir geçmişim var.Kimlik kartlarımda Kıbrıslı Türk ve dini Müslüman yazar.Bu kimliğimizi satmayın..Tarih sizi affetmeyecek