Günümüzde çok görülen zaman zaman fark edilmeyen ya da kabullenilemeyen psikiyatride nevroz olarak adlandırılan hastalıktır.
Obsesyon, Türkçesi saplantı olan belirli düşüncelerin, duyguların bir türlü aklından atamadığı, istemsiz bir şekilde tekrar etmesi durumudur. Obsesyon ile psikoz karıştırılmaması gerekir. Obsesyon olan hasta düşüncelerin yanlış olduğunu bilir fakat engel olamaz. Psikoz ise düşüncelerinin yanlış olduğunun farkında değildir.
Kompulsiyonlar da, Türkçe karşılığı zorlantı olarak belirtilen tehditleri ortadan kaldırmak amaçlı daha çok eyleme dökülmüş hareket ve durumları gösterir. Tehdit edici düşüncelerden kurtulmak için gösterdiği hareketlerle kişinin kendini rahatlatma durumudur. El yıkama, sayı sayma, çizgileri basmadan yürüme, birçok kez ocağı kontrol etme en sık rastlanan kompulsiyonlardır.
Belirsizliği sevmezler, aşırı derecede mükemmeliyetçi kişileridir. Son derece düzenli, sorumluluk sahibi, resmi, çalışkan ve gayretli kişilerdir. Milyonda bir bile olsa o tehlikenin başına geleceklerini düşünürler. Kişi bütün bu düşüncelerin mantıksız olmasını bilir ama kendini bundan alıkoyamaz. Bu düşünceleri yarattığı rahatsızlıkları geliştirmek bazı davranışlar sergiler. Örneğin; ellerini defalarca yıkar, asansörün küçük de olsa bir düşme ihtimali olduğundan dolayı asansöre binmeyi tercih etmezler. Düşünce ile kendilerini bir tutarlar. Kurallar içinde yaşarlar.
En sık görülen obsesyonlardan biri titizlik adı altında verilen obsesyondur. Ellerini sürekli yıkarlar, evlerine misafir almazlar, kıyafetlerini değiştirdikleri alan bile belirlidir. Bir diğeri ise şüphe, aklına düşen düşüncenin önüne geçemezler. Ütüyü kapatıp kapatmadıkları ya da kapıyı kilitlemedikleri düşüncesiyle defalarca kontrol edebilirler. Dini obsesyon da ise kişi namaz kılarken aklına kötü sapkın düşünler gelir ve kişi kontrol edemez. Biriktirme özelliği de görülebilir. Kullanılmayan değersiz eşyaları biriktirme eyleminde bulunma durumudur.
Obsesif kompulsif kişilik bozukluğuna sebep olacak nedenler her hastalığın altında yatan durumlar gibi bunda da sebepler vardır. Alta yatan stres sebepleri vardır. Ailevi nedenler en tetikleyici nedenler arasındadır. Ailesinde obsesif kompulsif rahatsızlığı olan birinci derece akrabalarda görülme riski daha fazladır. Kişinin yetiştirildiği çevre çok önemli bir etkendir. Şiddet, istismar, yakın birinin kaybı, yas sürecinin uzunluğu, stres gibi etmenler bu hastalığı başlangıç sebepleri olabiliyor. Bu hastalara yapılacak en büyük kötülüklerden biri de suçluluk duygusudur. Çok katı bir disiplinle yetiştirilen kişilerde görülebilir. Kişinin kendini suçlu hissettirilmesi başına gelebilecek en kötü olaylardandır.
Freud ise obesesyonların stresten ve cinsellikle alakalı olduğunu ileri sürmüştür. Obsesyonları savunma mekanları ile ortadan kalkacağını yansıtmıştı.
Hastalık, ilk çocuklukta, ergenlikte yetişkinlikte ortaya çıkabilir. Toplum içinde görülme yaygınlığı %2-3 aralığındadır. Kadınlarda erkeklere oranda daha fazla görülür.
Serotoin takviyeli ilaç tedavisinin yanı sıra psikoterapide de kullanılan tedaviler vardır. Bilişsel ve davranışsal terapi uygulanıla bilinir. Emdr ile geçmiş travmalara yönelik algıları ortadan kaldırılarak hastalık yeteri seviyede ortadan kaldırıla biliniyor. Tedaviden fayda görmeyen olgularda cerrahi girişimler ve EKT denenmektedir.