Özelleştirme ,günümüz ekonomilerinde çok sıkça kullanılan bir ekonomik terimdir.
Kelimenin sıkça kullanılması ne yazık ki bir çok ülke tarafından doğru algılandığını,veya doğru anlatıldığı anlamını taşımıyor.
Özellikle KKTC de Özelleştirme o kadar farklı zeminlerde tartışılıyor ki ,sanırsınız konu siyasisi bir görüş,veya siyasi bir duruşu ifade eder.Birilerine inat ,kasıt veya protesto amaçlı kullanılabilecek bir silah.
Değerli arkadaşlar ,genelde akademisyenler anladınız mı? sorusu yerine ,anlatabildim mi ?sorusunu kullanmayı tercih eder.Bu anlayışla hareket edersek,biz akademisyenler Özelleştirmeyi doğru anlatamamışız.
İkinici önemli bir değerlendirme kriterimiz ise ,eğer sınıfın büyük çoğunluğu anlatılanı anlamamışsa sorun hocadan kaynaklanmaktadır.
Özelleştirme konusu da eğer toplam nüfusun önemli bir kısmı tarafından bu kadar yanlış algılanmışsa elbette biz ekonomistler bunu doğru anlatamamamızdan kaynaklanmaktadır.
Belki konuyu özellikle siyasileştirmek amaçlı saptıranlar da vardır.Kişisel çıkarlarına ters düştüğü için anlamamazlığa gelenler vardır,ama bunların yanında gerçekten de Özelleştirilmenin bir öcü gibi algılayanların sayısı da az değildir.
Sizlere,olabilecek en basit,ve en anlaşılabilir şekli ile Özelleştirmenin ne olduğunu,avantajlarını ve dezavantajlarını anlatmaya çalışacağım.Amacım sizleri bu çok önemli konuda sadece farklı bakış açılarını da göz önünde bulundurarak konuyu değerlendirmenizi sağlamaktır.
Özellleştirmenin kelime anlamı
Kamuya ait (Devlete ait) mal varlıklarının (mülkün) özel sektöre transferidir.
Yani başka bir deyişle ,kamunun değerlerinin ,özel sektöre devredilmesi.
Kamu mallarının devri hangi oranda olursa olsun kullanılan terminoloji aynidir,yani Özelleştirmedir.Yüzde biri de devredilse ,yüzde yüzü de devredilse Özelleştirmeden farklı bir isim kullanılmamaktadır.
Peki Özelleştirmedeki ana hedef nedir.?Ekonımistler özelleştirmekten ne Murat eder?
Birinci ve önemli hedef,kamuya ait kurum ve kuruluşlarda hissedilmeyen”benimdir”mantığındaki ile korumak ,kollamak ve yüceltmek duygusunun verimliliğe yansıması.Tassaruflar artırılarak ,karlılığın artırılması .Benimdir duygusu ,ne kadar güçlü olursa ,sahiplenmek de orantılı orak artar.Örneğin ,hiç birimiz vahşi doğada yaşayan hayvanların ne durumda olduğu ile pek ilgilenmezken ,evimizde beslediğimiz,kedi veya köpeğimizin en küçük bir sağlık sorununda veterinere götürmeyi ihmal etmeyiz.Aşılarının yapılmasını ,üşümemesini hatta daha da ileri gidenlerimiz sıcak almaması için elimizden geleni yaparız.
Vahşi doğada yaşayanlar kamuya aittir,yani hepimizindir.Evimizde beslediğimiz benimdir ,ve özelleştirilmiştir.İşte tam olarak da Özelleştirmedeki mantık budur.Benimdir duygusunu verebilmektir.
Örnekleri artırabiliriz.Siz hiç özel bir mülkün içerisini nükleer santral,veya ortamı zehirleyecek bir tesisin kurulduğunu duydunuz mu?Ben hiç duymadım.
Kim kendi özeline böyle bir tesisin kurulması için izin verir ki?Aklı başında olan hiç kimse.Bu tesis ancak kamuya ait arazilere bir yetkilinin imzası ile mümkündür,Çünkü mülk kendinin özeli değil,kamunun ,yani halkın malıdır.
Özelleştirmekten korkmamalıyız,yeter ki Özelleştirme denetlenebilir,elde edilen kaynaklar istihdamı artıracak yatırımlara dönüştürülsün.
Vergileri düzenli ve tam olarak devlet tarafından gününde tahsil edilsin.
Ara düzenleyiciler,adil rekabeti sağlarken tekelleşmeyi önleyebilsin.
Bugün KKTC de yaşanan birçok ekonomik sorunumuzun düzelebileceği gibi,daha kaliteli ,daha sağlıklı ve daha ucuz mal ve hizmetlere ulaşabilmenin yolu Özelleleştirmeden geçecek.
Bugün öteleleyebiliriz ,ama yarınlarda bu mümkün olmayacak....
Ben biraz iddialıyım....Bilmenizi istedim.
Not:Şimdi bir düşünün ,Resmî Bayramlar mı önemli,yoksa sizin Doğum gününüz mü?Çünkü aslında siz de özelsiniz