Peki ne olacak?
Hükmet edenler bu işin sorumlusu değiller mi?
Evet, bal gibi de sorumludurlar.
Hükümet olarak oraya geldiler ve sorunlara çare bulmak için orada olmaları gerekir.
Ama bakıyoruz da sorunlar yumağına daha da toplumu getirmiş oldular.
Her bir şeyde sorunlar söz konusu oluyor.
Bunların da suçlusu kendileridir.
Pahalılığın artması ve ocakta yemeğin pişmemesinin sorumlusu tabiki de burada hükümet edenlerdir.
Çarşı, pazar, marketler ateş pahası!
Çanta doldurmak mümkün değildir!
Enflasyon her gün artarak devam ediyor.
Kullanılan Türk Lirası karşısında büyük bir enflasyon yaşanıyorsa, bunun suçlusu yine bu hükümet edenlerdir.
Döviz karşısında Türk Lirası her gün değer kaybediyorsa, bunun çaresini hükümet bulması gerekir.
Asgari ücretliye artış yaptık, devlet çalışanlarına artış yaptık.
Peki ne oldu?
Kayıplar giderildi mi?
Zarara dur denildi mi?
Kesinlikle hayır!
Döviz bazında piyasanın gerçeği karşısında halkın cebindeki parası zibil hale gelmiştir.
Önlem nerde?
Döviz karşısında piyasa Türkiye piyasasına göre bir o kadar daha pahalı durumunu yaşıyor.
Bir de getirilen ürünlerin vergisi, gümrüğü söz konusu olunca bir o kadar daha pahalı bir piyasaya mahkum olduk toplum olarak!
Yani çare müessesi olacak olan hükümetin başı ancakta Türkiyedeki gezilerde yer almayı biliyor. Bir de bu eğlenceleri de milletin parası ile yerine getiriyor. Yani cebinden değil, milletin parasıyla bunları hem kendisi için hem de partilerinin siyasi menfaatleri uğruna bu şekilde yerine getirmiş oluyorlar. Fakir fukara bir toplum yarattılar ve halen daha da bu toplumun tükenmesine imza koyuyorlar. Yapılan vatandaşlıklar zaten bitişi açıkça ortaya koyuyor. Ülkede uluslararası hukukunun nasılda çiğnenmiş olduğu ve nüfus politikası ile evin gerçek sahiplerinin bitiriliyor olduğunu da yaşıyoruz.
Buraya nüfus taşımak bir hukuk suçudur! Peki ne yapıldı o mecliste yer alan sol partiler tarafından?
Uluslararası hukuk yoluna gidildi mi? Maalesef hayır!
Onlarda aynı şekilde hükümet olduklarında vatandaşlık yapmaya devam dediler.
Yani eritme, yok etme bu şekilde düzenin yanında olmakla devam edildi.
Her neyse.
TL'ye mahkum edildik.
Ve çok güçlü sayılan ortak paramız Kıbrıs Lirası ise zamanında Denktaş tarafından kaldırılmış oldu.
Hatta yendi ve yutuldu düşük TL üzerinden!
Bununla brlikte bir devlet ile ve bu devletin yalanı ile her bir şeyimizi de Rumlar'a bu şekilde eller havada bıraktılar.
Türkiye yanımızda olacak dediler.
Burası ihya olacak.
Küçük İsviçre olacak.
Yeterki Anamız diyelim dediler.
Dediler de ne oldu.
Besleme olduk.
Başbakana kaç para alıyorsun diye hesap soruldu.
Evet, neler olmadı ki.
Rumdan kalan her şeyi bitirdiler.
Fabrikalar kapatıldı.
Federe devletin dış ülkelere ihracat edilen mühürü KKTC kurularak çöpe atılmış oldu.
Neden?
Türkiye bize yeter dediler.
Türkiye'nin piyasasına ürünleri satarız dediler.
Ne oldu?
Satıldı mı?
Giden patatesler bile sağlığa aykırı görüldü ve geriye gönderildi.
Öyle bir hale geldik ki burada ancakta kara para, mafya bir yapı hakimiyeti kuruldu.
Kumarhaneler, Kerhaneler, Bet ofisleri ve bunlarla birlikte kara para aklama ve baronlar yaratıldı Türkiye ve ona hizmet sunan onun memurları sayesinde!
Evet.
Kazanan toplum olmuyor bu kirli işlerden!
Toplum kaybediyor!
Onlar sefa sürüyor.
Onlar burada hakimiyet kurdular.
Toplumun geneli aç ve sefil.
Gidişat hiç de iyi değil!