Ten uyumu denilince aklımıza her ne kadar sadece cinsellik gelse de, ten uyumu sadece cinsellikten ibaret olmadığı gibi ruhsal, fiziksel ve cinselliğin birleşmesiyle oluşan bir uyumdur. Kişide tenin dokusu, kokusu, rengi, tadı, tenin verdiği his, ten uyumunun bir parçasıdır. Bunları kişiselleştirecek olursak ta, çekicilik, hayal, tutku, şehvet, zevk alıp- verme, sürekli dokunma isteği olarak kişilerde kendini gösterir. Ten uyumunun varlığı söz konusuysa partnere istemsiz, sürekli olarak temas/dokunma isteği olacak, onunla sanki bulutların üzerinde gibi hissedilecektir. İlişkilerinde ten uyumu bulunan partnerler birbirlerine karşı daha rahat hareket edecek ve daha açık sözlü olacaklardır. İlişkisel bağlamda da baktığımızda daha anlayışlı, daha alttan alan, daha yapıcı ve bütünsel bir kombinasyon içinde uyum sergilemelerinin daha olası olduğunu söyleyebiliriz. Her insanın içinde bulunan benlik duygusu, ten uyumu yaşadığımız kişide birden biz duygusu olarak kendini göstermekle birlikte, tam olma, tamamlanma duygularını hissettirecek ve tıpkı bir parfüm kokusu gibi kişide imza, iz bırakacaktır. Bunların yanı sıra kişi duygusal, ruhsal ve fiziksel birleşmenin doyumunu tam anlamıyla hissedecek ve tüm benliğiyle bir bütün olacaktır.
HERKESLE TEN UYUMU YAŞANMAZ
Maalesef ki, ten uyumu bir nevi çekim gücüdür. Sevgi ve ya bağlılıkla tam anlamıyla açıklanamaz. Yani ‘partnerimi seviyorum ancak aramızda bir şey eksik gibi...’ söylemler kimi zaman bu ten uyumunun eksikliğini açıklar niteliktedir. Herkes her insanla bu çekim gücünü hissedemez. Belki duygusal ve fiziksel bir bütünlük olur ancak, ruhsal eksik kalır ya da duygusal bir bütünlük olur ancak, fiziksel ve ruhsal bir türlü oluşmaz. Bu uyumu ve bütünlüğü bir yap boza benzetecek olursak; parçalardan biri eksik olduğunda nasıl ki tablonun tamamını göremeyeceksek, bu da tıpkı yap bozun tamamının oluşması için gerekli her bir parça gibi, tamamının oluşması gereken bir bütünlüktür.